Etiket arşivi: fedai çakır

SÖZDE ARAŞTIRMACI – YAZARLAR

e1fa67_0509dac5b1b44611b4d0e1a4f43ebc0f

Tarih: geçmişteki olaylara ait bilgilerin keşfi, toplanması, bir araya getirilmesi ve sunulması bilimidir. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin tüm bilgilerin, olayların vuku bulduğu dönemin şartları göz önüne alınarak, mümkün olduğunca nesnel bir şekilde sunulması ile oluşur. Tarih, yaşanan olayların bir daha yaşanabilmesi gibi bir olasılık olmadığından diğer bilimler gibi deney ve gözleme dayanamaz.

Kitap ile Tarih arasında eskiden beri gelen köklü bir bağ vardır. Tarihi bizler kitaplardan okuyarak öğreniriz. Bu öğrenme biçimi bile yalan yanlışlarla doluyken son yıllarda Tarih kulaktan aktarılan fiskos şeklinde halk içinde yayılmaktadır.

Ülkemizde sözde araştırmacı – yazar adı altında kitap yazan bazı insanlar son yıllarda hızla türemişlerdir. Ben bunlara tetikçi tarih kitapları yazan kişiler diyorum. Bunlar Tarihi kendi ideolojik düşüncelerine göre tarihi şekillendiriyorlar. Tarihi önderleri kendi ideolojilerine sokuyor ya kahramanlaştırıyorlar yada kötülüyorlar. Sözde Araştırmacı – Yazarlar bu kitaplar da da bol bol başka kendi tarzında olan yazarlardan alıntılar yaparak da okuyucuya inandırıcılık yapıyorlar.

Bu tip kitaplar ve yazanlar o kadar çoğaldı ki bunların türettiği kitapları elinize aldığınızda okumaya başladığınızda tarih ve yaşananlar dışında her şeyi bulabiliyorsunuz. Eğer hedefte karalanmak isteyen bir tarihi şahsiyet var ise her yol mubah olmuştur. Birkaç alıntı ile o kişiyi, katil, hırsız, dinsiz, vatan haini, kadın içki düşkünü v.s aklınıza gelen her kötü olabilecek yaftalamayı yapmaktadırlar.

Osmanlıcılığın bir marifet gibi gösterildiği bu günlerde bu tip sözde araştırmacı – yazarlar hızla kitaplar çıkarmakta bol bol seminerler vermektedir. Bu kişilerin tek doğruları vardır. Osmanlıyı yüceltmek ve Cumhuriyeti karalamak. Hemen burada bir not düşmekte fayda var Osmanlıyı da yazıyorsan yada Cumhuriyet tarihini de yazıyorsan bir yazar araştırı ve doğruları yorumsuz yazar kanaati okuyucuya bırakır. Okuyucu aptal değildir kendi kararlarını verebilir.

Birkaç yaşadığım örnekleri sizlere aktarmak isterim.

Eyüp Feshane şehir günlerinin kutlandığı popüler mekan oldu. Her sene yüzlerce şehir adları adında günler düzenlenmekte. Bunlardan birine bir arkadaşım için katıldı. Kahraman Maraş günleriydi. Ve Dulkadiroğlu Beyliğinin torunlarının da bulunduğu bir seminere katıldım.

Türkmen Beyliklerinden olan Dulkadiroğlu beyliği başta Elbistan olmak üzere o bölgede uzun yıllar hüküm sürmüşlerdir. Bazı kaynaklar Fatih Sultan’ın eşi Yavuz Sultan Selim’in annesinin bu beylikten geldiğini söyler bazı kaynaklarda olmadığını.

İşte sözde araştırmacı – yazarlardan olduğu anons edilen bir bayan uzun uzun Yavuz Sultan Selim’in annesini anlatıp Maraşlıların nasıl şanslı olduğunu sonrasında Padişahları öve öve konuşmasını bitirdi. Padişahlar, Osmanlı ve Padişah anaları o kadar karışık ve uzun bir konudur ki burada bir makalede anlatmak mümkün değildir.

Konuşmanın bitmesiyle Dulkadiroğlu Beyliğinin Derneği başkanı olan ve bu soyun torunlarından bir bey alkışlayarak teşekkürlerini iletti ve onurlarını anlattı.

Benim Tuhafıma giden ise sözde araştırmacı – yazar kadının saptırmalarından çok bu beyliğin torunlarının buna alkış tutmasıydı.

Dulkadiroğlu beyliği Beylik Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı Devleti‘ne bağlandı. Dulkadiroğlu Beyliği Osmanlının başına bela olan son Türk beyliğiydi. Osmanlıya yıllarca çok zayiat vermiş ve yıkılamamıştı. Yavuz Sultan Selim Dulkadiroğlu beyliğini ele geçirdiğinde Şah İsmail’in yenilgisinde olduğundan daha çok Türkmen ailelerini yok etmiş bir daha baş kaldıramasın diye soy kırım denilebilecek kadar ölümlere yol açmıştı. Yorum sizlerin.

Son zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk’ün mal varlığı üzerine tartışmaları izlemekteyim. Hatta döküm döküm mal varlığı listesinin yayınlandığını görmekteyim.

Genç bir Üniversite öğrencisi bir kız “Atatürk’ün o kadar malı var, nasıl edindiğini sormuyorsunuz”. Bu günkü siyasileri kast ederek “onlarda mal edinmiş çok mu?” dediğini ve ateşli şekilde savunduğunu görmeliydiniz.

Evet Mustafa Kemal Atatürk mal varlığı olan o dönemde de zengin denilebilecek bir şahıstı. Çankaya Köşkünün tüm çalışanlar dahil giderlerini de bundan dolayı kendi bütçesinden karşılar devlete ödetmezdi.

Mustafa Kemal Atatürk, halk örgensin, örnek olup gelişsin diye çeltik fabrikası kurmuştur, Modern çiftlikler kurmuştur, İş Bankası’na da ortak olması bu ülkede tek banka olan Osmanlı Bankasına (İngiliz Sermayelidir) rakip ve yerli sermayeli bir banka olsun diye ortak olmuş, kurdurtmuştur. Savaştan çıkmış, yorgun olan halka ticareti, iş yapmayı öğretecek işlere el atmıştır. Askeri dehasının yanında ekonomik deha olan Mustafa Kemal Atatürk’ün mal varlığını incelerken neticeye bakmak lazım.

Mustafa Kemal Atatürk Tüm mal varlığını hazineye bağışlamıştır. Milletten gelen millete geri dönmüştür. Yapılanlar örnek olmuş amacına ulaşmıştır.

Tarih değiştirilemez ah şu sözde araştırmacı – yazar deneler olmasa.

Fedai Çakır

02 Mart 2014, İstanbul

 

MUSTAFA KEMAL VE KÖPEKLERİ

e1fa67_0309d7cfb79f4cd497363b712ce03fc6

Merhaba Datça Ekspres Gazetesi okuyucuları,

Bu sayıdan itibaren siz değerli okuyuculara yazıyor olmak benim için onur verici olacaktır. Datça’nın yazlık bir bölge, tarihi ve doğal güzelliklerini ele alacak olur isek benimde bu konularda yazıyor istememi anlıyor olacaksınız diye düşünüyorum.

Siyasetten mümkün olduğunca uzak hayata dair konuları yazmak istiyorum.  Lafı uzatmadan hemen “Mustafa Kemal ve Köpekleri”  başlığımıza olan merakınınızı gidermek isterim.

Mustafa Kemal’in eğitim hayatımız boyunca askeri ve siyasi konularda dahiliği ve yaptığı işlerle bizlere daha çok anlatıldı. Sokak tan çevirdiğiniz 100 kişinin 99’u Çanakkale savaşında, kurtuluş savaşında ve Cumhuriyet döneminde neler yaptığını az çok dilinin döndüğü kadar size anlatır.

Peki kaç kişimiz onun Hayvanları, doğaya olan düşkünlüğünü anlatabilir. Hemen hemen hiç diyebiliriz.

Bu yazım’da sizlere hayvanlar ile Mustafa Kemal’in ilişkisini detaylı olarak anlatmak isterdim lakin bir köşe yazısında yazabileceklerinizde sınırlıdır. Bu neden ile sizlere bu yazımda Mustafa Kemal’in Köpekler ile olan aşkını sevgisini anlatmaya çalışacağım.

 

‘‘…Mustafa Kemal’in 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde savaşırken ‘‘Alp’’ adında bir köpeğinin olduğu ve bu köpeğin onun yatak odasının kapısında beklediği ve Atatürk‘ün izni olmadan hiç kimseyi içeri bırakmadığı anlatılır…’’  [1]

‘‘…Ulusal kurtuluş savaşımız sırasında ele geçirilen Yunan komutanlarından birisinin köpeği olan ‘‘Alber’’ adında bir köpeği daha vardır. Beyaz-sarı renklerde bir av köpeği olan Alber’i çok seven Atatürk, onun ölümünden derin üzüntü duymuştur…’’ .[2]

Lakin Mustafa Kemal’in hayatın’da ki en önemli hayvan ‘Foks’’ adında bir sokak köpeğidir.

Kılıç Ali anılarında, Foks’u bir Samsun seyahatinde arkadaşı Deniz Bozok’la deniz fenerinin yanında sabah gezintisi yaparken gördüklerini ve sahibinden rica edip Atatürk’e hediye ettirdiklerinden bahseder. .[3] Cemal Granda anılarında, Foks’un yavruyken Yalova’da seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi’den 50 lira gibi önemli bir paraya satın alındığını anlatır. [4] Başka bir kaynakta ise Foks ‘un bir büyük devletten Gazi’ye hediye edildiğinden bahsedilmektedir. . [5]

Foks’un bir gün Atatürk’ün elini ısırması üzerine çevresindekiler köpeğin Çankaya köşkünden uzaklaştırıp Atatürk Orman Çiftliğine gönderilmesi konusunda Atatürk’ü ikna ederler. Bura da Foks’u iğne ile uyutulduğu gerekli tahlillerin yapıldığı söylenir.

Atatürk’ün Foks’a olan sevgisini bilen veteriner Foks’un içini doldurup vitrine koyar.

Atatürk Orman çiftliğine yolu düşen Atatürk bu manzara karşısında sonsuz bir ıstırap’a kapılır. Veteriner’e öfkelenir, şaşkın şaşkın bakarak uzaklaşır.

Foks devamlı Atatürk’ün yatak odasında ve karyolasının hemen ayak ucunda yatmaktadır. Atatürk, sabaha karşı yatağına girene değin, Foks uykusuz onu bekler. Çok sadık ve duygulu bir köpektir.

Atatürk Foks’un ısırmasını oyuna bağlamıştır, lakin çevresi ikna olmamıştır. Foks’u ölüme götüren bu yolda ısrarlara daha fazla dayanamayan Atatürk izin vermiş ve sonrasın da ise pişmanlığını, üzüntüsünü saklamamıştır.

Terk edilmek insanları olduğu kadar köpekleri de çok üzüyor. Yemeden içmeden kesilip ölen bir çok köpeğin hikayesini sizler de duymuşsunuzdur. Bu hikayeler şehir efsanesi değil gerçek hikayelerdir.

Siz Datça’lı dostlar yazlıkçı olarak gelen ve köpeklerini orada terk eden, zalim, sevgisiz bu insanlara engel olun. Bir çok tatil beldesinde bırakın sokak köpeği olmasını cins köpeklerin terk edildiğini görebilirsiniz. Bir çoğu kendilerine bakma özelliğinden uzak yetişmiş köpeklerdir.

Atatürk’ün bu sokak köpeği Foks’a olan aşkı ve sevgisi bize yol olsun. Onun bu sevgi yolundan da gitmek bizim boynumuzun borcu olsun…

 

Fedai Çakır

16.02.2014, İstanbul

 

Kaynakça: 1. Bekir Çoşkun, Atatürk’ün köpeği… 31 Ocak 2000, 2. Bekir Çoşkun, Atatürk’ün köpeği… 31 Ocak 2000, 3.  Hulusi Turgut, ATATÜRK’ÜN SIRDAŞI kılıç ali’nin anıları, (Türkiye İş Bankası ,Eylül 2005 , sf. 575 ),  Kılıç Ali , ATATÜRK’ÜN HUSUSİYETLERİ , (Cumhuriyet, Mart 1998, sf.88), 4. Cemal Granda,Turhan Gürkan , ‘Atatürk’ün Uşağı İdim, (Kasım 1973, sf.193,194,195) 5. İzzet Aslan ATATÜRK SİLİFKEDE (Töyko, 1969, sf.76,77),

DİKKAT KAYGAN ZEMİN

e1fa67_d04dc623f65d43e4abb399eca523632d

Eyüp’te Seçim Yarışı diye bir yazı kaleme alıp yayınlandığım. Daha yazının mürekkebi kurumadan Eyüp karışmaya başlamıştı.

CHP’de aday değişikliği olduğuna dair bir söylenti sosyal medya da dolaşıyordu. Kesin bir bilgi almak mümkün değil di. Ancak orta da bir şeyler döndüğü aşikardı.

Aslında olaya benzer şeyler siyaset hayatında olmayan şeyler değildi. Fakat benim bildiğim seçim çalışmalarına başlamış, tabiri caiz ise davullarla tüm şehre çığırtkanlar la duyurulmuş bir başkan adayının adaylığının alındığını görüyoruz.

CHP, Eyüp ilçesinde başkan adayı’nı erkenden açıklamıştı. Selami Çelebioğlu aday olarak kolları sıvamış ve çalışmalara başlamıştır. AK parti adayını MHP gibi Eyüp’de doğup büyüyen bir aday ile yoluna devam etmeye karar vermiş ve adayını Remzi Aydın olarak açıklamıştı. MHP’nin adayı da yine Eyüp’ün çocuklarından Kamil Yıldız idi.

Parti içi yoklamalarında birinci çıkan Ferzan Özer ve ekibi boş durmamış var olan bir adaya rağmen başkanlığın peşini bırakmadığını aday’ın değişmesiyle öğreniyoruz.

Eyüp İlçe teşkilatının da Ferzamn Özer’i desteklemesiyle CHP merkezi son kalan adayları belirlediği 10 Şubat Eyüp’ün kaderi yeniden çizilmişti.

Bir önceki yazdığım yazılar da bahsettiğim illa da Eyüp’lü başkan adayı ısrarım bu seçimde 3/2 ile devam ederken şimdi 3 de 3 olmuştur. Çok daha çekişmeli geçeği kesinleşen bu seçimler de.

CHP yönteminin Selahattin Çelebioğlu ve özellikle de hemşerileri Kastamonu Eyüplü olanları hiç kuşkusuz kırmıştır. Bu kırgınlığı ve dostluğu pekiştirecek siyasi adımı öncelikle CHP merkezi sonrasın da ise Ferzan Özer’in atacağını düşünüyorum.

Ferhan Özer’in adaylığının az önce resmi olarak CHP merkezinden açıkladığını gördüm. ( http://www.chp.org.tr/wp-content/uploads/2014/02/CHP-Tum-Adaylar-11-02-2014.pdf )

Eyüp halkı bu olaya yabancı değil. Ak parti en güçlü olduğu zamanlar, belediye başkanlığı adayı gösterilen kişinin başkan olacagı kesin gözle bakıldığı günler Deniz Köken aday gösterliyor.. Hoooop birkaç gün sonra tekrar eski başkan Ahmet Genç adaya değişiyor… Bir osnra ki yıl yine Deniz Köken belediye başkanı adayı açıklanıyor. Yine seçilmesi yüzde yüz kesin gibi hoppp birkaç gün sonra İsmail Kavuncu aday… CHP ilk kez belediye başkanlığına bu kadar yakın ve Belediye başkanı adayı Selahattin Çelebioğlu aday… Neredeyse bir ay sonra hoooop Ferzan Özer aday…

Siyasetin değişken kaygan zemini… Siyaset içinde bir tabela yapılmalı “Dikkat Kaygan Zemin” diye…

Fedai Çakır

11.02.2014, Eyüp – İstanbul

EYÜP’TE BELEDİYE BAŞKANLIĞI YARIŞI

e1fa67_78c3623a881a4c54bb604de2599556f9

2014 Yerel seçimlerim de Mustafa Sarıgül’ün başkan açıklanmasıyla İstanbul’da CHP’nin var olan belediye başkanlığına ek olarak alacağı ilçeler olacağını söyledim.

Bunlardan Biri Beyoğlu diğeri ise benim doğup, büyüdüğüm ve oturduğum Eyüp’tü.

Şimdi gelin Eyüp’te neden CHP’nin kazanabileceğine bakalım.

2014 Yerel seçimlerde partiler Karadenizli aday çıkarma konusunda birbirleriyle yarışır vaziyetteler. Eyüp’te de bir Doğu Karadeniz ilinden olan Giresunlu Remzi Aydın ile Batı Karadeniz ilinden Kastamonulu H. Selami Çelebioğlu  çekişecek gibi.

Önce 2009 Yerel Seçimlerine bir göz atalım.

719 toplam sandık da 221.604 oy kullanacak seçmen bulunmaktadır. Bu Oyların 179.191 geçerli oy oranına göre belediye başkanı seçildi. Arada kaybolup giden 42.413 oy var.

Birde ilk üç partinin aldığı oylara bakalım.

Ak Parti adayı ve seçilen başkanı İsmail Kavuncu ile 66.650 oy almış, CHP ise Ali Galip Mamal adayı ile 57.902 oy almış ve MHP  ise adayı Özcan Pehlivanoğlu ile 24.416 oy almış. Bu üç partiye en yakın oy ise AK parti seçmeninden oy alabilecek olan SP dir ki oda 19.715 oy almıştır. (1)

Yukarıda ki veriler ışığında aradan geçen yılların ve olayların da etkisiyle Eyüp’te durum nedir?

Ak Parti Gezi olayları oy kaybı yaşıyor ve bunun paniği halindedir.

Eyüp’te geçen dönem belediye başkanlığını yürüten İsmail Kavuncu’nun başarısız olduğu halk tarafından görüldüğü gibi kendi partisi tarafından da görülmüş olmalı ki bu seçimler de aday gösterilmedi.

Kısaca başarısız bir belediyeciğin verdiği bir psikoloji ile AK parti Eyüp’te seçimlere katılacaktır.

Yeni aday Remzi Aydın Ak Partiyi yeniden başkanlık koltuğuna taşıyabilecek mi?

Belli ki Ak Parti yönetimi Eyüp’ü kazanmak için iyi bir strateji geliştirip hemşericiği öne çıkarmak adına olsa gerek Giresun’lu Remzi Aydın’ı aday göstermiş.

Peki bu hemşericilik ne kadar tutacaktır.

Hemşericiğin tutabilmesi için gösterilen adayının geçmişinde hemşericiği ön planda tutması gerekmektedir. Remzi Aydın’ın geçmişinde böyle bir hizmeti yoktur. Giresunlu olup’da  sırf hemşerim diye oy verecek olanların geçen dönem şu an ki Başkan İsmail Kavuncu’nun hukuk danışmanı olan Remzi Aydın’ın hemşericilik adına ne yaptığını sorgulayacağı kesindir. Başkanlık koltuğu kadar olmasa da hukuk danışmanlığı, başkana yakın adam olma durumu hizmet yapabilen için iyi bir fırsattır.

Her ne kadar hemşericilikten olmasa da, Remzi Aydın’ın doğup büyüdüğü semt olan Taşocağı’dan sahip çıkacaktır.

Ak partinin bu durumda kendi parti kimliği ile olan oyları ile başarıya gitmeye çalışacaktır.

Peki CHP’nin konumu bu seçimlerde başkanlık koltuğunu almaya yetecek mi?

CHP’nin oylarını artırıp Ak parti önüne geçebilmesi için aşması gereken çok önemli bir engeli bulunmaktadır.  24 bin oy alan MHP bu seçimler de tüm ülkede oyunu artırmaktadır. Eyüp’de ise seçim yarışına tüm partilerden önce başlayan bir MHP bulunmakta. “Yıldızlı günler geliyor” sloganıyla Kamil Yıldız’ı aday göstermiştir. Kamil Yıldız, Remzi Aydın gibi doğup büyüme Eyüp’ün çocuğudur. Babası Kerim Yıldız Eyüp’ün sevilen sayılan esnafıdır. Babasının yolundan giden Kamil Yıldız özellikle Eyüp merkez ve çevresinden ciddi manada diğer bütün partilerden oy çalacaktır. Kişiliği, halk adamı olması ve saygınlığı ile bunu başaracaktır. Başkanlık koltuğuna oturamasa da ciddi manada MHP’nin oy oranını artıracağı kesindir

Neye dayanarak CHP kazanacak o zaman.

Adaylar içerisinde ciddi manada sivil toplum örgütlerinde hizmet vermiş ve de kendini buna adamış bir başkan adayı var.  H. Selami Çelebioğlu  halen Kastamonu Dernekler Federasyonu başkanı, yıllarını dernekçiliğe ve hemşericiliğe vermiş biri.

Takım elbisenin içerisinde bakıldığında bir aristokrat görüntüsü olmasına rağmen halk adamı ve alçak görüşlü bir aday. Sanırım bu aristokrat görüntüsü biraz kilolu olmasına bağlamak lazım.

Rakiplerinin farkında onlarla nasıl mücadele edebilmenin yollarını sonuna kadar zorluyor. Muhtemelen yakın çalışma arkadaşlarından bir yada bir kaçı Giresunlu olacaktır.

Eyüp için değişik Ak parti taklidi olmayan projelerle yola çıkıyor ve bunları anlatmak için kapı kapı dolaşacaktır.

CHP’nin oylarının ülke genelinde arttığını da düşünürsek kazanabilmesi için bir neden yok gibi.

Arada 43 binlere varan oy kaybından kendi seçmenini ikna edip sandık başına götürebilirse, MHP’nin yükselişinden dolayı Ak Partiden oy alma kapasitesi yüksek olan Saadet Partisini Eyü’te iyi çalışır ise bu da CHP adayının işine yarayacaktır.
Bu arada Saadet partisinin adayı da baya oy alabilecek olan Celal Çoban.

Bir not düşmekte fayda var. Av. Remzi Aydın ile Eyüp Lisesinde beraber okuduk, Taşocagında beraber büyüdük, Kamil Yıldız ise çok ama çok yakın dostum. İki aday ile de dostluğum ve arkadaşlığım çok eskilere dayanmakta.

İlk kez Eyüp’te hangi aday kazanırsa kazansın kesin olan bir şey var ise o da Eyüp’ün kazanacağı. Tüm adaylara başarılar diliyorum.

Fedai Çakır

09.02.2014, Eyüp – İstanbul

 

Kaynak 1: http://secim.iha.com.tr/Bolgeler.aspx?il=34&ilce=0&belde=3420&parti=0&skod=1064&stip=7&s=29%20Mart%202009%20Belediye%20Se%C3%A7imi

 

Bayramı Yaşamak

e1fa67_2b2496af67f84ddd883153f960473ad5

Bu gün kimse elimden tutup bayramlık almaya götürmüyor beni uzun zamandır.

Ben büyümek istemdim ki hep küçük kaldım. Tut anne elimden tut baba elimden beni de götürün bayramlık almaya diyor sol yanım.

Büyümeyi red eden bir yanım var, o yüzden koca delikanlı olan oğlumla bile arkadaşız baba oğul ilişkinsin dışında arkada, abi kardeş gibiyiz.

Elimin öpülmesini hiç istemem elimi öptürmeden de öleceğim.

Çocuk geldim yaşlanınca da çocuklaşmıyor mu insan işte ben aradaki dönemi de çocuk olarak yaşayacağım kime ne.

Hem insanın annesi babası yaşamıyor ise bayram sadece bir erkek isim gibi geliyor insana.

Kocaman adam oldum ama hiçbir hayvanı “Kurban” vermedim.

Söylenmesi ayıptır ama bende çok iyilikler yaptım ihtiyacı olan insanlara ve bu gün bir ders verildi bana İlahiyatçı İhsan Eliaçık tarafından. Belki de bundandır benin Kurban verememem.

“Bayram ödevi: ‘Hayvan öldüren öldürdüğü havyana karşılık yoksulları doyursun veya onun dengi oruç tutsun..‘ (Maide;95) Düşünüp, tartışınız.”

 

Fedai Çakır

14.10.2013, İstanbul