Etiket arşivi: Samsun

KÖTÜ OLANI NORMELLEŞTİRME, SIRADANLAŞTIRMA

e1fa67_640179908eb64a00a4a40b7a68091cf5

Sevgili Dostlar üç haftadır yazamıyorum ve sizlerden uzak kaldım. Lakin yazamayış nedenim güzel bir neden di. Sokak Köpekleri Bal ile Betty sinema filminin çekimlerini Samsun’un Bafra ilçesin de tamamladım. Montaj, dublaj ve color gibi zorlu aşamaları aşabilirsem Şubat – Mart 2016’da vizyon da sizlerin izlemesi için perde de yerini alacağını umuyorum.

Yaklaşık bir ay bir hafta her şeyden uzak kaldım. Tek yaptığımız rollere çalışmak, çekimleri planlamak ve çekimleri gerçekleştirmekti. Televizyon yok, bilgisayar yok, teknoloji yok hayattan kopmuş bir hayat ve düzen içinde yaşamak.

Ruhumun tazelendiğini hissederek İstanbul’a döndüm ki, sahile vurmuş bebeğin fotoğrafı ile kendime geldim. Hayat benim için meğer durmuş yeniden kalp masajı ile hayata dönüş gibiydi. Ama Fotoğraflardan anlaşılacağı gibi yoğun bakımın içine düşmüş gibi oldum. Çocuklar için film çekmeye giden ben bir şeyler yapmanın mutluluğu ile geri dönüyorum ve yürekler acısı bir fotoğraf ile karşılaşıyorum. Bir kez daha anlıyorum ki dünya acımasız ve iyi insanların taşın altına biraz daha ellerini sokmaları gerekiyor ve sessiz kalmaması gerekiyor.

Çocuklar için, hayvanlar için, bitkiler için bir yaşam alanı olmalı dünyada. Bu dünya’da her canlıya yaşam hakkı verilmeli ve ölümlerin sadece doğal yollarla olduğu bir dünya olmalı.

İçim acıdı demiyorum içim parçalandı.

Büyük şehirde yaşıyor iseniz çevrende çöpleri yerlere atanlara alışıyorsunuz, belediyeniz iyi çalışıyor ise bu çöpler bir şekilde toplanıyor ve gözlerden ırak yerlere gidiyor.

Yerlere çöp atmak elbette bir toplumun kültürü haline gelmiş ise belediyelerin yetmediği yerlerde bu başlı başına aşılması zor sorunlar haline geliyor. Daha önce “İNSAN OLAN” başlıklı makalemde yazmıştım Anadolu’nun dağları, gölleri ve şehirleri çöp dolu ve insanların çöpleri yere atmalı bir alışkanlık haline gelmiş. Bu alışkanlığın cahilliğin önüne geçemez isek vahim sonuçlar doğuracağı kesin.

Merhum Turgut Özal’ın “benim memurum işini bilir” kelimelerinden sonra rüşvet yemek sıradanlaşmış, sonrasın da ise toplumda rüşvetçi, avantajı, menfaatçi tiplerin normal insanlar gibi yaşamasına alıştık. Bu insanların paraları var diye de itibar kazanmaları da bu gün normal hale gelmiştir. Kötü olanları sıradanlaştırmak ve normalleştirmek bizlere sadece zarar verir fayda vermez.

Kısaca bizlerin son yıllarda kötü alışkanlıkları oluşuyor, başkalarının acılarını anlamayacak kadar kötüleştik, senin acın benim acım olmuş hayat.

Çöpleri atmayı normalleştirdik banene kim toplarsa toplasın olmuş hayat ve rüşvet, avanta, adam kayırma normalleşmiş, parası olan namuslu, olmayan ise namusuz olduğu bir hayat olmuş hayat.

 

Fedai Çakır

6 Eylül 2015, İstanbul

HER ALANDA UMUT VE SEVGİYE TUTUNMAK

e1fa67_84530e9b8e494d8cb40bf1480aef9f01

SOKAK KÖPEKLERİ BAL İLE BETTY Filmi’nin seti için Samsun’un Bafra ilçesindeyim. Daha önce Samsun ve çevresine BİR KELEBEĞİN AŞK’ı filmine mekan bulmak ve sponsorluk için bol bol gelmiş, kalmış insanlarla tanışıp sohbet etmek fırsatım olmuştu. Burada bazı tespitlerim oldu bu tespitlerim tüm Türkiye’de ki şehirler için de geçerli olduğunu düşünmekteyim.

Samsun ve ilçelerinin yerel yönetim yöneticileri Sinema Filmlerini desteklemek için isteklilermiş. İsteklilermiş diyorum artık bu istek diğer şehirlerde olduğu gibi pek de fazla değil. Bunun nedenlerinin başında ise sinema ve dizi sektörü adına gelen kötü adamlar. Kötü adamlar diyorum bu adamlar / kadınlar şehir şehir dolaşıp sinema filmi çekeceğiz, dizi çekeceğiz diye paralar toplaması sonrasında da bir şeyler yapıyor gibi görünüp ortalıktan yok olmaları.

Samsun’da kulağıma gelenler;

Akil insan olan bir ünlü aktörümüzün yeğenlerinin bu aktörün de adını kullanıp şehirden destek almaları ama çekilen film aradan baya zaman geçinmesine rağmen ortalık da olmayışı.
Samsunlu bir emlak zengini bir adamın oyuncu olma hevesini kullanarak trilyona varan bir para almaları uyduruk bir film çeker gibi yapmaları. Triyonlar veren bu kişi artık bir çocuk filmi için bile üç beş bin tl vermicem de vermicem duruma gelmiş.

Bir ufak ilçenin öğretmen evine ailesi ile gelen (eşi ve çocukları) ben yönetmen senaristim burada film çekeceğiz deyip güven sağlamış. Sonrada faturayı şirketime gönderin deyip 15 gün tatil yapıp yemiş içmiş sonrasın da şirket ortalık da yok tabi.

Film çekeğiz diye insanların iyi niyetlerini güvenlerini kazanan bu insanların yaptığı hasar, güvensizlik ortamı ise iyi niyetle gerçek anlamda kıt kanaat film çekmeye çalışan benim gibi bağımsız sinema temsilcilerini de zor durumda bırakıyor elbette. Bizler onlar gibi yapamadığımızdan hiçbir destek alamadan kendi imkanlarımızla film çekmeye çalışıyorken buluyoruz kendimizi.

Bir de set işçilerinin ve oyuncularının da yaptıkları var elbette. İçki içmek, yani birisinin içmesine karışılması elbette özgürlük ve kişisel haklar adına kabul edilir değil. Ama bir film ekibi de meraktan toplanan onları izleyen toplumun önünde biralar içkileri sette içerek film çekmekte ne özgürlük nede insan haklarına girer. Kısaca bu affedilemeyecek aymazlıktır, vurdum duymazlıktır sana imkan veren, seni destekleyen insanların ayağına sıkmaktır. Yada senden sonra film çekmek isteyen insanların da aynı kefede değerlendirilip korku ve telaşla yaklaşılmasına ve hatta hatta aynı kefede değerlendirilmesine neden olmaktadır.

Yukarı da yaşananlar / Yaşanmışlar hemen hemen bütün şehirlerde, ilçelerde yaşanmış. Film çekecek iseniz ve desteğinizi biraz da film’i çektiğim alandan sağlayacağım diyorsanız bunu unutun. İnsanların var olan güvenleri artık yok.

Peki insanların güvenlerini kazanmak mümkün değil mi? Elbette mümkün güzel işler yaparsınız bu mümkün en azından kişisel olarak sizin kazanmanız mümkün, sektörün kazanması için daha çok zaman var gibi.

SOKAK KÖPEKLERİ BAL İLE BETTY Filmini Samsun’un Bafra ilçesine çekmeye başladık. Sevgili dostumuz Eyüp Elmas’ın ısrarı ile bu ilçeye adım attık. Tatsız yaşanan olaylar buralarda da yaşanmış elbette. Lakin Belediye başkanı Zihni Şahin hala ilçesi için umutlu bir insan. Benim gibi ne kadar olumsuzluklar yaşanırsa yaşansın umutlarını kaybetmeyen bir insan. Bizleri lojistik anlamada destekleyip film’in arkasın da duruyor. Ekip olarak küçük bir bütçemiz var. Bu bütçemizi yapımcımız Adil Elmas sağlamış olduğundan kimsenin kapınsa para için çalmadık, bu da bizim özgür bağımsız bir sinema film’i yapmamızı sağlıyor.

Çocuk kitaplarının satış anlamın da yayıncılık da önemli bir yerde olduğunu düşünürsek, Çocuk filmlerinin de bir gün aynı yayıncılık da olduğu gibi sinema filmleri içinde gişe anlamında önemli yer tutacağını düşünüyorum. Belki bu gün değil ama gelecek de mutlaka. Gelecek’e umutla bakan gözlere biraz, umut verelim, masum sokak hayvanlarını da biraz sevgi ve bizlerle beraber yaşam hakkı verelim.

Sokak köpeklerine taş atan cami imamı ve gururla köpek’e mermi sıkıp öldürdüğünü söyleyen emekli imam sizi tanımasaydım iyiydi ama yinede ben insanlardan umutluyum özellik de çocuklardan çok umutluyum. (Sokak köpekleri sorunun din adamları ile aşılacağını da vurgulamak isterim. Birkaç olumsuz örnek her alanda çıkıyor maalesef)

Her alanda hayata umut, her alanda hayata sevgi ile tutunmak kalıyor bize/bizlere.

 

Fedai Çakır,

Ağustos, Bafra, Samsun

Not: Köpekler tavuk yemez aç bırakılan köpekler tavuk yer. Açlık her canlıya her şeyi yaptırır.

BİR KÖY MASALI, RÜYA İLE GERÇEK ARASINDA

e1fa67_6c991e7030f24154a10c297155890e0b
Alaçam balıkçı limanı

Bir yerin cennette cehennem de yapan orada yaşayan insanlardır sözünü hatırlamak için geldiğim bir köy Samsun’un Alaçam ilçesine bağlı Toplu köyü.

Sevgili iş arkadaşımın Adem Çelebi’nin doğup büyüdüğü bir köy burası.

Dümdüz bir ova burası, deniz hemen yanı başın da. Deniz o kadar bereketli ki balığı çıktığımız bir akşam dört farklı balık tutup, dört farklı tadı tatmış olabiliyorsunuz.

Kumsal kelimesi az kalıyor ucu bucağı olmayan kilometrelerce ince kuma sahip bir sahil şeridine sahip. Yürümeye kalkar iseniz baya zorlanıyorsunuz ve arada deniz ile birleşen nehir ağızlarından paçaları sıvayıp geçmek zorunda kalabilirsiniz.

Balıkçılık yanı sıra bir çok av mevsimin de av yapma imkanı olan bir yer. Fakat en önemlisi güzel cana yakın, bozulmamış bir Anadolu / Karadeniz sahili burası.

Bir film için mekan olarak bakmaya geldiğim bu güzel köye. Fikrimi sorarsınız,

Rüya gibi,

Muhteşem,

Muhteşem ötesi,

Söylenecek söz bulamıyorum,

Biri beni uyandırsın.

Filmden sonra bozulmasından korktuğum bu köy için çok güzel fikirlerim de var.

Köyün bağlı olduğu ilçe olan Alaçam’da sokak hayvanlarına son derece hoş görü ile bakıldığını dükkanların önlerinde köpeklerin sere serpe yatmasından anlayabilirsiniz. Birde esnafın hayvanları belsemsinden.

Belediye başkanı ile görüşme şansım olmadı ama illa görüşüp bir ricada bulunacağım. Toplu köyünün bir leylek köyüne dönüştürülmesini rica edeceğim. Direkler dikilip üzerine leylekler yuva yapsın diye alanlar yapılmasını isteyeceğim. Buna benzer bir şeyi Adem’in sevgili babası evinin bahçesine kendi imkanları ile yapmış ve leylekler de oraya yuva yapmış.

Ben bu köye geldiğimde bir dayım daha oldu, birde teyzem… Balıkçı Hayri ise abim, Adem’in ailesi de ailem oldu. Kardeşleri ise kardeşlerim.

Onlar ve köyde yaşayan insanlar sayesin de anladım ki burayı cennet yapan bu insanlarmış. Elbette doğası güzelliği de bonus’u.

İnsan bir işte birileriyle çalışıyor ise yaptığı işin bedelini elbette almalı. Lakin her şeyin para olmadığını da söylemek lazım. Çalıştığınız insanlar paradan daha önemli çoğu zaman. Çalışan insan çalıştığı insanları seviyor olmalı, sevgili patronum Adil Elmas da beni seviyor olmalı ki onunla hem iş hem de kısa bir tatil yapma imkanı buldum Antalya’nın Side ilçesin de. Teşekkür ederim yüreği kocama adam.

Fedai Çakır

11 Mayıs 2015, Toplu Köyü

MUSTAFA KEMAL VE KÖPEKLERİ

e1fa67_0309d7cfb79f4cd497363b712ce03fc6

Merhaba Datça Ekspres Gazetesi okuyucuları,

Bu sayıdan itibaren siz değerli okuyuculara yazıyor olmak benim için onur verici olacaktır. Datça’nın yazlık bir bölge, tarihi ve doğal güzelliklerini ele alacak olur isek benimde bu konularda yazıyor istememi anlıyor olacaksınız diye düşünüyorum.

Siyasetten mümkün olduğunca uzak hayata dair konuları yazmak istiyorum.  Lafı uzatmadan hemen “Mustafa Kemal ve Köpekleri”  başlığımıza olan merakınınızı gidermek isterim.

Mustafa Kemal’in eğitim hayatımız boyunca askeri ve siyasi konularda dahiliği ve yaptığı işlerle bizlere daha çok anlatıldı. Sokak tan çevirdiğiniz 100 kişinin 99’u Çanakkale savaşında, kurtuluş savaşında ve Cumhuriyet döneminde neler yaptığını az çok dilinin döndüğü kadar size anlatır.

Peki kaç kişimiz onun Hayvanları, doğaya olan düşkünlüğünü anlatabilir. Hemen hemen hiç diyebiliriz.

Bu yazım’da sizlere hayvanlar ile Mustafa Kemal’in ilişkisini detaylı olarak anlatmak isterdim lakin bir köşe yazısında yazabileceklerinizde sınırlıdır. Bu neden ile sizlere bu yazımda Mustafa Kemal’in Köpekler ile olan aşkını sevgisini anlatmaya çalışacağım.

 

‘‘…Mustafa Kemal’in 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde savaşırken ‘‘Alp’’ adında bir köpeğinin olduğu ve bu köpeğin onun yatak odasının kapısında beklediği ve Atatürk‘ün izni olmadan hiç kimseyi içeri bırakmadığı anlatılır…’’  [1]

‘‘…Ulusal kurtuluş savaşımız sırasında ele geçirilen Yunan komutanlarından birisinin köpeği olan ‘‘Alber’’ adında bir köpeği daha vardır. Beyaz-sarı renklerde bir av köpeği olan Alber’i çok seven Atatürk, onun ölümünden derin üzüntü duymuştur…’’ .[2]

Lakin Mustafa Kemal’in hayatın’da ki en önemli hayvan ‘Foks’’ adında bir sokak köpeğidir.

Kılıç Ali anılarında, Foks’u bir Samsun seyahatinde arkadaşı Deniz Bozok’la deniz fenerinin yanında sabah gezintisi yaparken gördüklerini ve sahibinden rica edip Atatürk’e hediye ettirdiklerinden bahseder. .[3] Cemal Granda anılarında, Foks’un yavruyken Yalova’da seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi’den 50 lira gibi önemli bir paraya satın alındığını anlatır. [4] Başka bir kaynakta ise Foks ‘un bir büyük devletten Gazi’ye hediye edildiğinden bahsedilmektedir. . [5]

Foks’un bir gün Atatürk’ün elini ısırması üzerine çevresindekiler köpeğin Çankaya köşkünden uzaklaştırıp Atatürk Orman Çiftliğine gönderilmesi konusunda Atatürk’ü ikna ederler. Bura da Foks’u iğne ile uyutulduğu gerekli tahlillerin yapıldığı söylenir.

Atatürk’ün Foks’a olan sevgisini bilen veteriner Foks’un içini doldurup vitrine koyar.

Atatürk Orman çiftliğine yolu düşen Atatürk bu manzara karşısında sonsuz bir ıstırap’a kapılır. Veteriner’e öfkelenir, şaşkın şaşkın bakarak uzaklaşır.

Foks devamlı Atatürk’ün yatak odasında ve karyolasının hemen ayak ucunda yatmaktadır. Atatürk, sabaha karşı yatağına girene değin, Foks uykusuz onu bekler. Çok sadık ve duygulu bir köpektir.

Atatürk Foks’un ısırmasını oyuna bağlamıştır, lakin çevresi ikna olmamıştır. Foks’u ölüme götüren bu yolda ısrarlara daha fazla dayanamayan Atatürk izin vermiş ve sonrasın da ise pişmanlığını, üzüntüsünü saklamamıştır.

Terk edilmek insanları olduğu kadar köpekleri de çok üzüyor. Yemeden içmeden kesilip ölen bir çok köpeğin hikayesini sizler de duymuşsunuzdur. Bu hikayeler şehir efsanesi değil gerçek hikayelerdir.

Siz Datça’lı dostlar yazlıkçı olarak gelen ve köpeklerini orada terk eden, zalim, sevgisiz bu insanlara engel olun. Bir çok tatil beldesinde bırakın sokak köpeği olmasını cins köpeklerin terk edildiğini görebilirsiniz. Bir çoğu kendilerine bakma özelliğinden uzak yetişmiş köpeklerdir.

Atatürk’ün bu sokak köpeği Foks’a olan aşkı ve sevgisi bize yol olsun. Onun bu sevgi yolundan da gitmek bizim boynumuzun borcu olsun…

 

Fedai Çakır

16.02.2014, İstanbul

 

Kaynakça: 1. Bekir Çoşkun, Atatürk’ün köpeği… 31 Ocak 2000, 2. Bekir Çoşkun, Atatürk’ün köpeği… 31 Ocak 2000, 3.  Hulusi Turgut, ATATÜRK’ÜN SIRDAŞI kılıç ali’nin anıları, (Türkiye İş Bankası ,Eylül 2005 , sf. 575 ),  Kılıç Ali , ATATÜRK’ÜN HUSUSİYETLERİ , (Cumhuriyet, Mart 1998, sf.88), 4. Cemal Granda,Turhan Gürkan , ‘Atatürk’ün Uşağı İdim, (Kasım 1973, sf.193,194,195) 5. İzzet Aslan ATATÜRK SİLİFKEDE (Töyko, 1969, sf.76,77),