Etiket arşivi: Adil Elmas

HER ALANDA UMUT VE SEVGİYE TUTUNMAK

e1fa67_84530e9b8e494d8cb40bf1480aef9f01

SOKAK KÖPEKLERİ BAL İLE BETTY Filmi’nin seti için Samsun’un Bafra ilçesindeyim. Daha önce Samsun ve çevresine BİR KELEBEĞİN AŞK’ı filmine mekan bulmak ve sponsorluk için bol bol gelmiş, kalmış insanlarla tanışıp sohbet etmek fırsatım olmuştu. Burada bazı tespitlerim oldu bu tespitlerim tüm Türkiye’de ki şehirler için de geçerli olduğunu düşünmekteyim.

Samsun ve ilçelerinin yerel yönetim yöneticileri Sinema Filmlerini desteklemek için isteklilermiş. İsteklilermiş diyorum artık bu istek diğer şehirlerde olduğu gibi pek de fazla değil. Bunun nedenlerinin başında ise sinema ve dizi sektörü adına gelen kötü adamlar. Kötü adamlar diyorum bu adamlar / kadınlar şehir şehir dolaşıp sinema filmi çekeceğiz, dizi çekeceğiz diye paralar toplaması sonrasında da bir şeyler yapıyor gibi görünüp ortalıktan yok olmaları.

Samsun’da kulağıma gelenler;

Akil insan olan bir ünlü aktörümüzün yeğenlerinin bu aktörün de adını kullanıp şehirden destek almaları ama çekilen film aradan baya zaman geçinmesine rağmen ortalık da olmayışı.
Samsunlu bir emlak zengini bir adamın oyuncu olma hevesini kullanarak trilyona varan bir para almaları uyduruk bir film çeker gibi yapmaları. Triyonlar veren bu kişi artık bir çocuk filmi için bile üç beş bin tl vermicem de vermicem duruma gelmiş.

Bir ufak ilçenin öğretmen evine ailesi ile gelen (eşi ve çocukları) ben yönetmen senaristim burada film çekeceğiz deyip güven sağlamış. Sonrada faturayı şirketime gönderin deyip 15 gün tatil yapıp yemiş içmiş sonrasın da şirket ortalık da yok tabi.

Film çekeğiz diye insanların iyi niyetlerini güvenlerini kazanan bu insanların yaptığı hasar, güvensizlik ortamı ise iyi niyetle gerçek anlamda kıt kanaat film çekmeye çalışan benim gibi bağımsız sinema temsilcilerini de zor durumda bırakıyor elbette. Bizler onlar gibi yapamadığımızdan hiçbir destek alamadan kendi imkanlarımızla film çekmeye çalışıyorken buluyoruz kendimizi.

Bir de set işçilerinin ve oyuncularının da yaptıkları var elbette. İçki içmek, yani birisinin içmesine karışılması elbette özgürlük ve kişisel haklar adına kabul edilir değil. Ama bir film ekibi de meraktan toplanan onları izleyen toplumun önünde biralar içkileri sette içerek film çekmekte ne özgürlük nede insan haklarına girer. Kısaca bu affedilemeyecek aymazlıktır, vurdum duymazlıktır sana imkan veren, seni destekleyen insanların ayağına sıkmaktır. Yada senden sonra film çekmek isteyen insanların da aynı kefede değerlendirilip korku ve telaşla yaklaşılmasına ve hatta hatta aynı kefede değerlendirilmesine neden olmaktadır.

Yukarı da yaşananlar / Yaşanmışlar hemen hemen bütün şehirlerde, ilçelerde yaşanmış. Film çekecek iseniz ve desteğinizi biraz da film’i çektiğim alandan sağlayacağım diyorsanız bunu unutun. İnsanların var olan güvenleri artık yok.

Peki insanların güvenlerini kazanmak mümkün değil mi? Elbette mümkün güzel işler yaparsınız bu mümkün en azından kişisel olarak sizin kazanmanız mümkün, sektörün kazanması için daha çok zaman var gibi.

SOKAK KÖPEKLERİ BAL İLE BETTY Filmini Samsun’un Bafra ilçesine çekmeye başladık. Sevgili dostumuz Eyüp Elmas’ın ısrarı ile bu ilçeye adım attık. Tatsız yaşanan olaylar buralarda da yaşanmış elbette. Lakin Belediye başkanı Zihni Şahin hala ilçesi için umutlu bir insan. Benim gibi ne kadar olumsuzluklar yaşanırsa yaşansın umutlarını kaybetmeyen bir insan. Bizleri lojistik anlamada destekleyip film’in arkasın da duruyor. Ekip olarak küçük bir bütçemiz var. Bu bütçemizi yapımcımız Adil Elmas sağlamış olduğundan kimsenin kapınsa para için çalmadık, bu da bizim özgür bağımsız bir sinema film’i yapmamızı sağlıyor.

Çocuk kitaplarının satış anlamın da yayıncılık da önemli bir yerde olduğunu düşünürsek, Çocuk filmlerinin de bir gün aynı yayıncılık da olduğu gibi sinema filmleri içinde gişe anlamında önemli yer tutacağını düşünüyorum. Belki bu gün değil ama gelecek de mutlaka. Gelecek’e umutla bakan gözlere biraz, umut verelim, masum sokak hayvanlarını da biraz sevgi ve bizlerle beraber yaşam hakkı verelim.

Sokak köpeklerine taş atan cami imamı ve gururla köpek’e mermi sıkıp öldürdüğünü söyleyen emekli imam sizi tanımasaydım iyiydi ama yinede ben insanlardan umutluyum özellik de çocuklardan çok umutluyum. (Sokak köpekleri sorunun din adamları ile aşılacağını da vurgulamak isterim. Birkaç olumsuz örnek her alanda çıkıyor maalesef)

Her alanda hayata umut, her alanda hayata sevgi ile tutunmak kalıyor bize/bizlere.

 

Fedai Çakır,

Ağustos, Bafra, Samsun

Not: Köpekler tavuk yemez aç bırakılan köpekler tavuk yer. Açlık her canlıya her şeyi yaptırır.

BİR KÖY MASALI, RÜYA İLE GERÇEK ARASINDA

e1fa67_6c991e7030f24154a10c297155890e0b
Alaçam balıkçı limanı

Bir yerin cennette cehennem de yapan orada yaşayan insanlardır sözünü hatırlamak için geldiğim bir köy Samsun’un Alaçam ilçesine bağlı Toplu köyü.

Sevgili iş arkadaşımın Adem Çelebi’nin doğup büyüdüğü bir köy burası.

Dümdüz bir ova burası, deniz hemen yanı başın da. Deniz o kadar bereketli ki balığı çıktığımız bir akşam dört farklı balık tutup, dört farklı tadı tatmış olabiliyorsunuz.

Kumsal kelimesi az kalıyor ucu bucağı olmayan kilometrelerce ince kuma sahip bir sahil şeridine sahip. Yürümeye kalkar iseniz baya zorlanıyorsunuz ve arada deniz ile birleşen nehir ağızlarından paçaları sıvayıp geçmek zorunda kalabilirsiniz.

Balıkçılık yanı sıra bir çok av mevsimin de av yapma imkanı olan bir yer. Fakat en önemlisi güzel cana yakın, bozulmamış bir Anadolu / Karadeniz sahili burası.

Bir film için mekan olarak bakmaya geldiğim bu güzel köye. Fikrimi sorarsınız,

Rüya gibi,

Muhteşem,

Muhteşem ötesi,

Söylenecek söz bulamıyorum,

Biri beni uyandırsın.

Filmden sonra bozulmasından korktuğum bu köy için çok güzel fikirlerim de var.

Köyün bağlı olduğu ilçe olan Alaçam’da sokak hayvanlarına son derece hoş görü ile bakıldığını dükkanların önlerinde köpeklerin sere serpe yatmasından anlayabilirsiniz. Birde esnafın hayvanları belsemsinden.

Belediye başkanı ile görüşme şansım olmadı ama illa görüşüp bir ricada bulunacağım. Toplu köyünün bir leylek köyüne dönüştürülmesini rica edeceğim. Direkler dikilip üzerine leylekler yuva yapsın diye alanlar yapılmasını isteyeceğim. Buna benzer bir şeyi Adem’in sevgili babası evinin bahçesine kendi imkanları ile yapmış ve leylekler de oraya yuva yapmış.

Ben bu köye geldiğimde bir dayım daha oldu, birde teyzem… Balıkçı Hayri ise abim, Adem’in ailesi de ailem oldu. Kardeşleri ise kardeşlerim.

Onlar ve köyde yaşayan insanlar sayesin de anladım ki burayı cennet yapan bu insanlarmış. Elbette doğası güzelliği de bonus’u.

İnsan bir işte birileriyle çalışıyor ise yaptığı işin bedelini elbette almalı. Lakin her şeyin para olmadığını da söylemek lazım. Çalıştığınız insanlar paradan daha önemli çoğu zaman. Çalışan insan çalıştığı insanları seviyor olmalı, sevgili patronum Adil Elmas da beni seviyor olmalı ki onunla hem iş hem de kısa bir tatil yapma imkanı buldum Antalya’nın Side ilçesin de. Teşekkür ederim yüreği kocama adam.

Fedai Çakır

11 Mayıs 2015, Toplu Köyü

AKRABA BAĞLARI (VİYANA KUŞATMASI)

e1fa67_3ceb95aa2ef64bf5907ed8285a6d8a3d

I.Viyana kuşatması ve II. Viyana kuşatması adıyla anılan bu savaşlarda başarısız olmanın temelinde korkunun verdiği birleşme vardır. Nasıl mı?

Son yıllarda Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu, Asya devletlerinde de heyecanla izlenen Muhteşem Yüzyıl dizisiyle akıllara yer eden Muhteşem Süleyman yani Kanuni Sultan Süleyman İlk kez Viyana kapınsa dayandığında hesaplayamadığı birkaç konu olmuştu.

Bunlardan biri Macar beylerinin nasıl hareket edeceğini kestiremeyişiydi. Macar beyleri Osmanlının desteklediği değil Ferdinand’ı kral seçmişlerdi. Ferdinand kimdi ve tarihin akışına bir bakalım.

1526’da Macar kralı Lajos II’nin, Mohaç‘ta ölmesinden sonra bazı Macar beyleri, Osmanlıların da desteklediği Erdel voyvodası Janos Zapolya‘yı kral seçtiler ve Osmanlı ordusu bu yeni kralın tahta geçmesinden sonra Macaristan’dan çekildi. Fakat, Janos’a rakip olan Macar beyleri, Alman imparatoru Karl V’in (Şarlken) kardeşi Ferdinand’ı kral seçtiler. Aynı zamanda Bohemya kralı ve Avusturya dükü bulunan Ferdinand, ölen kral Lajos ile akraba olduğundan, Macar krallık tacı üstünde miras yoluyla hak iddia ediyordu. Şarlken de, Ferdinand’ı gerçek Macar kralı olarak tanıdı ve Janos’u âsî ve din düşmanı ilan etti. Osmanlı ordusunun Macaristan‘dan geri dönmesinden sonra Ferdinand, Budin üstüne yürüyerek kaleyi ele geçirdi, yenilgiye uğrayan Janos kaçarak, kayınbabası olan Leh kralına sığındı.

Osmanlının daha aşiret / beylik olduğu zamanlar da güçlü devletlerden gelin alıp kendi yapısını sağlamlaştırması yıllarca devam etmiş ve bu sayede çok güçlü bir imparatorluğun kapılarını da aralamıştı. Yani akraba bağı önemliydi. Ferdinand da Avrupa’da güçlü akraba bağı olan bir kraldı.

Tarih kitapların da her ne kadar Topların getirilemeyişi ve kış şartlarından dolayı Osmanlı Ordusunun bir nevi Muhteşem Süleyman’ın geri çekildiği yazmış olsa bile asıl neden Viyana’ya yüz elli kilometre uzaktaki Linz’de bir Alman ordusunun toplanmış olmasıdır.

1.Viyana kuşatması ise Osmanlının tamamen maceraya atılan paşalar ve Padişah IV. Mehmet Han’ı politik manevralarla savaşa ikna etmeleriyle başlamıştı. Bu savaşın nedenleri haklılığı ne olursa olsun Viyana kuşatması Tüm Avrupa’nın Osmanlı korkusuyla birlik olmansa neden olmuş ve Viyana akın akın asker yardımı gelmeye başlamıştı. Avrupa Hıristiyan alemi olarak akraba olan devletler olarak ilk kez Osmanlıyı yenilgiye uğratmıştı.

İşte o günden sonra Osmanlı Devleti bir kez daha kendine gelemedi ve parçalandı. Gerileme devri denen devir bu savaştan sonra başlamış oldu.

Bu gün 50 yıl önce göçmen olarak Viyana’ya yerleşen Türkler mutlu mesut hakları olan insanlar olarak yaşıyorlar. Havalar ısınıp yaz ayları geldiğinde tek dertleri akrabaları oluyor. Akraba bağları onları Türkiye’ye çağırıyor.

Adil Elmas ve ekibi müthiş bir “İZİN YOLU” programı çekmişler. İzin Yolu güzel bir isim lakin başka bir isim ne olur denseydi ben Akraba Bağları adını önerirdim.

Bu yazıyı bu haber programını izledikten sonra yazmaya karar verdim teşekkür ederim Adil Elmas.

Sevgiyle kalın.

 

Fedai Çakır

28 Haziran 2014, İstanbul