Bir Hafta Sonu Yazısı

e1fa67_0762f1e91cea4399a35c9cc6a9807f8f

Hani arada kaçmak ister insan…

Nefes alamadığını hisseder yaşadığı yerde.

İşte öyle bir günde, sevgili dostum Haydar Dulkadiroğlu’nu aradım.

Bu hafta sonu, yine ortak arkadaşımız olan Tahsin Usta’nın açtığı mekâna gidelim dedik.

Hemen organizasyona başladık. Önce ikimiz gitmeyi planlarken oğullarımız ve ağabeyim Yalçın da bize katılınca olduk 5 kişi. Fatih Sultan Köprüsü’nü aşmamız gerekiyor mekâna varmak için…  Köprü trafiği insanları hayatından bezdirmiş, dedik ki sabah 4’te çıkalım yola.

Sabah 5.30’da Şile, Karaburun denen harika bir yere ulaştık. Orman – deniz bir arada.
Önce fenerin orada kahvaltı yaptık.
Çok güzel bir yer ve müthiş bir manzara.
Sonra yüzecek bir yer aradık. Genelde kayalık olan bu sahilde ufak da olsa bizden başka kimsenin olmadığı bir koy bulduk. Kıyı, kayalık da olsa deniz kum ve yüzmeye elverişli.
Yüzmeye başladım. Orada ilk dikkatimi çeken denizin, özellikle insan atıklarıyla dolu olması oldu. Buraya nasıl gelmiş dercesine hayret verici.

 

Öğleye doğru yemek molası ve sevgili Haydar’ın ısrarıyla güneşin altında geçen zaman.
Akşam kampa geri dönüş.
Kampı, orman işletmeden alan ve şu âna kadar bayağı yüklü bir yatırım yapan sevgili Tahsin Usta da bize katıldı.
Mangal ve geç saate kadar süren sohbetlerden sonra yatma zamanı…
Ben ve Haydar çadırda kalmayı tercih ederken ağabeyim ise odada kalmayı seçti.
Anlayacağınız konaklama seçenekleri bulunmakta.

Sabah ağabeyim güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı.
Kahvaltıdan sonra Tahsin Usta bizi gezmeye kampın sahiline götürdü ve yapacağı projeleri anlattı:
Deniz suyunu kullanarak yapacağı havuzun, yeri planlandığı gibi olursa sanki denizin üzerindeymiş gibi bir his vereceği ortadaydı. Daha birçok bungalow ev yapacağını, önümüzdeki yıllarda birçok konaklama seçeneğinin de olacağını anlatırken yaşadığı heyecanı biz de onunla paylaştık. Sonra konu çevre kirliliğine geldi.
Tahsin başkan (Başkan diyorum, Tahsin Usta iyi bir sivil toplum gönüllüsüdür.
Birçok sivil toplum kuruluşunda başkanlık ve yönetiminde bulunmuştur) bize sahili gezdirdi.

Neler yok ki denizde ve sahilde: Başta pet su şişeleri, plastik poşetler, araba lastikleri, terlik ve ayakkabılar, koltuk, plastik bidonlar, araba tamponu, tüp; evet yanlış okumadınız bildiğiniz tüp, minder v.s.

Halen Trabzon Dernekler Federasyonu Başkanı olan Haydar Dulkadiroğlu resimledi, biz de inceledik.

Bunları o sessiz sahilde görünce ve bunları atanların insan olduğunu düşündükçe insanlığımdan utandım. İnsan olmaktan utandım.

Kutsal kitaplarda bahsi geçen kıyamet günü, işte insanın kendi eliyle hazırladığı kıyamet, bu kirlilikle başlıyor sanırım.  Doğayı yok edersek bir gün torunlarımız yaşayacak yer bulamayacak.
İçecek su, soluyacak havaya hasret kalacak. İşte kıyamet o zaman kopacak…

Yazıklar olsun insanlığa…

Yazarın notu: Sevgili Tahsin Usta önderliğinde, sivil toplum örgütleri o bölgede sahil temizleme için bir çalışma yapacak. Ben de katılacağım. Daha önce sevgili Haydar Dulkadiroğlu buna benzer bir organizasyon yapmış ve bayağı çöp topladıklarını anlatmıştı. Tabii ki bu çalışmalar güzel şeyler ama önce pisletmemeyi öğrenmeliyiz.

Tahsin Usta’nın işlettiği Karadeniz Parkı’na gitmek isteyenler için www.silekaraburun.com ziyaret etmelerini öneririm. Memnun kalarak huzurlu bir gün geçireceğinize inanıyorum.

Fedai Çakır

30 Temmuz 2012, İstanbul

 

Bir Cevap Yazın