Etiket arşivi: Çiğ yenen

SENİ ÇOK ÖZLEYECEĞİM ANNECİĞİM

e1fa67_38c9e219d51e45d8a2e334766095169c
Annem Şahender Çakır

Ben yazlarımı 18 yaşıma kadar köyde geçirmişimdir. Sonrasında köye hasret kaldık ve büyüdük.  Ailem Giresun’dan İstanbul’a gelmiş, ben İstanbul’da büyüdüm, ama memleketimizden hiç kopmadık.

Bizler şanslı insanlarız köyümüz olduğu için, çünkü şehirden bunaldığımız zaman veya başımız darda olduğu zaman kaçacak bir yerimiz her zaman var.

Dağ köyüdür bizim köyümüz; çilekleri, fındığı, mantarı, balığı vardır. Elması, armudu çeşit çeşit meyvesi vardır köyümüzün. Mısırı, salatalığı, domatesi, biberi vardır tarlasında.

Neden köyümü anlattım size? Çünkü annemi kaybettim, yakın sayılabilecek bir tarihte (20 mayıs 2003).  Annemle çok anım var, ama daha çok köyde yaptıkları hep gözümün önündedir. Bahçeden gelirken yol kenarında bir çilek bulsa hemen benim ağzıma atardı, fındık zamanı olmadığı halde bir fındık bulsa önce bana tattırırdı. Çiğ yenen, nadir bulunan mantar vardır bizim oralarda. Onlardan bulsa kendisi yemez, bana yedirirdi.

Annem benim, ne bileyim kendisinin de çok sevdiği şeylerdi bunlar, ama kendisi yemez bana yedirirdi. Beni öyle bir öpüşü vardı ki, ölene kadar hep öyle öpmüştür. Öperken çıkardığı sesten dolayı, “Anne beni bir gün sağır edeceksin,” derdim (Ben de oğlumu aynen öyle yüksek sesle öpüyorum.)

Annem benim…

Yıllar önce şeker denilen hastalık onu yakaladı, gel zaman git zaman tüm organlarını yok etti annemin. Son zamanları ağrılar içinde geçti.

Aslında abimin evini evi bilmiştir, ama ne yazıktır ki anneciğim benim evimde vefat ettin. Senin kendi evinde vefat etmeni sağlayamadık. Sen de biliyorsun ki, benimle benim evimde yaşamalıydın, şartlar öyle gerektiriyordu. Çok hasta olduğun üç ay içerisinde bilemedim, ama meğer evimi onurlandırmışsın. Sana o kadar çok alışmışız ki sen gittikten sonra fark ettik.

Hasta bakan bilir derler, gerçekten de öyleymiş: üç ay boyunca bana hiç uyku uyutmadın, ama keşke biraz daha yaşasaydın da ben uyumasaydım.

Öldüğüne çok üzüldüm, ağladım sessizce, kimseler görmeden. Üzüntümle beraber ölümün senin acılarına son vermesi tek tesellim anneciğim.

Sen de, zaman zaman stresin verdiği şartların olumsuzluğundan “Üfff!” dediysek veya sesimizi yükselttiysek bizi affet anneciğim. Hepimiz seni çok seviyorduk, sana su vermediysek suyun sana yasak olmasındandı, su seni öldürüyordu. İlaçları avuç avuç verdiysek seni biraz daha yaşatmaktı niyetimiz, inan seni üzmek değildi

amacımız…

 

SENİ ÇOK ÖZLEYECEĞİM ANNECİĞİM

Küçük Oğlun

 

Fedai Çakır

20 Mayıs 2003, İstanbul