Etiket arşivi: cehennem

Zalimsin DÜNYA Zalim

e1fa67_9a437afe47524e75a1538deb6cd4e2be

“Bu gün düşünemeyeceğin kadar başım belada” Hiç olmadığı kadar mutlu olduğum bir günde bu mısraları yazıyorum.

Büyük şehirler de yaşıyor iseniz ve gündem sürekli değişiyor ise birde sorumsuz basın sürekli topluma olumsuzlukları pompalıyorsa hayatta mutlu olma ihtimalinizde azalıyor. Sürekli gergin, her an bir şeyler olacakmış gibi bir yaşam halindeyiz. Her gün gazeteler de, televizyonlar da veya sosyal medyada hayatın olumsuzluklarını görüyor okuyoruz.

Hayvanlara yapılan işkenceleri, kadın tecavüzlerini, çocuk tacizlerini, dayaklar, ölümler, cinayetler derlen üstüne birde geçim sıkıntısı telaşı yaşama mücadelesi eklenince hayat size zalim ki zalim geliyor.

Bir gün gazetelerde, Televizyonlarda yada sosyal medyada bir olumsuz kötü haber okumadığım da eyvah diyorum eyvah “Bu gün düşünemeyeceğin kadar başım belada” diyorum. Belalar, kötü haberler, yaşamın acımasızlığı o kadar ruhumuza nasıl nüfus ettiyse gayri geresini siz düşünün.

Yaşamak’ın aslında sadece karın doyurmaktan ibaret olduğu ilkel toplumlarda yaşayan insanlar mı? Bizden daha mutluydu yoksa bir tık ile her şeyi elimizin altına sunan teknoloji devri olan bu dönemde mi? İnsanlar mutlu.

Aile ilişkilerinin azalıp yok olduğu, arkadaşlıkların çıkar, iş ilişkisi ile ibaret sanıldığı, aşk’ın ise sadece gerek para harcama olduğunu sanan insanların yaşadığı bir büyük şehirde insanların nasıl mutlu olacağının formülü var mı? Acaba. Var ise bizlere de versin diyeceğim.

Zalimsin Dünya Zalim, yalnız bana değil üzerin de yaşayan tüm canlılara karşı zalimsin. Hayvanlara karşı, doğaya karşı ve İnsanlara karşı zalimsin dünya.

İnsan; sen Dünya’dan da zalimsin, elinin dokunduğu her şeyi yok ediyorsun. Zalimsin insan zalim hayvanlara karşı zalimsinsin, doğaya karşı zalimsin en çok da kendi ırkın olan İNSAN’a karşı zalimsin.

Cehennem; insan oğlunun yarattığı Dünyanın ta kendisi ve kıyamet; insanoğlunun bu dünyada kendi eliyle hazırladığı son.

 

Fedai Çakır

15 Haziran 2015, İstanbul

CEHENNEMİ SATIN ALAN ADAM

e1fa67_d2ef06c918bd418ab63d868b5a9f1d7b

İnsan oğlu Annesini, Babasını ve Kardeşlerini seçme hakkına sahip değildir. Bir döngünün sonucu olarak dünyaya geliriz.

Irkını, rengini de seçme şansıda yoktur. O da yine bir döngünün sonucu siz doğmadan belirlenir.

Fakat din, inanç öylemidir.

Müslüman bir ülkede doğmuş iseniz muhtemelen Müslüman olarak dünyaya göz açacaksınız, Yada Hıristiyan bir ülkede doğmuş iseniz Hıristiyan, İsrail gibi bir ülkede doğmuş iseniz Musevi olacağınız kesin gibidir. Belki farklı inançların yoğun olduğu bir yerde doğmuş iseniz Hindu yada Budizm’i benimsemiş olarak dünyaya bakıyor olabilirdiniz.

Araştırmalara göre insanların neredeyse %98’i doğduğu dinde hayatını son bulmaktadır. Çok azı Ateist yada Deizm yani dinleri red eden sadece tanrıya inanan insan olarak fikir değiştirmektedir. Dinden dine geçiş sanıldığı kadar çok değildir. Aksine yok denecek kadar azdır.

Her dinin, inancın kendine özgü kendine inananları bir arada tutma yöntemleri vardır. Üç büyük dinde Tanrı / Allah korkusu ile Cennet ve cehennem korkusu ön planda tutuluyor.

Bir kitaba dayalı olmayan inançlarda da bir Yaradanın olduğu hep kabul ediliyor. Bu aslında tüm inançların ortak olan tek noktası bir Yaradanın olduğu. Diğer ortak olan noktalar ise tüm inançlar insanların iyiliğini düşünmesidir. Hiçbir inanç / din insanların kötülüğüne dair bilgi yoktur. Sonuç hep iyi insan olma Yaradana layık insan olma yolunda olmadır.

Peki insanların iyi insan olması için inançların korkutması gereklimidir. Sizleri çok güzel bir anektod ile baş başa bırakıyorum.

Bildiğiniz üzere yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. Cahil halk ise ölünce cennette yerimiz hazır olsun diye bu oyuna alet oluyor böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.
Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı.

Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi;
“Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya? ”
Yargıçlardan biri “Cehennemi kim alır ki?” dedi.
Martin Luther “ben alıyorum, neyse parası vereyim”
Yargıçlar cehennemi Martin’e bedava verdiler!
Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıktı ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye
Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın” demişti.
Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştu. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başlamış ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce başlamış oldu.”

Fedai Çakır

06.09.2014, İstanbul