Etiket arşivi: Doğuşhan

KAMYONCUNUN HİÇ Mİ? SUÇU YOK

e1fa67_fe82e0dccc14403a87386076c77764ca

Bizim bir dönemler Eyüp’de, bahçesinde tavla oynadığımız, çaylarımızı yudumladığımız dostluklarımızın, arkadaşlıklarımızın pekleştiği, çok güzel anıların yaşanmasına neden olan bir bahçeli kahvehanemiz var idi. Eyüp meydanına yakınlığından dolayı kısaca yerinin rant için uygunluğundan dolayı sürekli birilerinin hedefindeydi. İlla orası yıkılmalı yerine daha rant getirecek bir şey yapılmalıydı.

Kahvemizin kurucusu Kerim amca yaşlanmış oğlu Kamil işletmeyi devralmıştı. Bizim bu kahvehanemiz öyle sırdan bir yer değil idi. Eşlerimizin, kız arkadaşlarımızın, yerine göre anamızın, babamızın da uğrak yeri olduğu yerlerdendi. Oğlum Doğuşhan ilk adımlarını atmaya başladıktan sonra ilk serbest yürüdüğü kendi halinde dolaşabildiği bir mekandı. Tek benim değil bir çok arkadaşımın çocuğunun da bebekliğinden delikanlılığa yol aldığı mekanlardandı.

En son 31 Mart 2008’de Gebze’de görüldükten sonra bir gece cesedi bulunan İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın ölümü gündemin birinci konusu olduğu günlerdi. Sonra katili; işsiz bir sabıkalı, üstelik 2 çocuk babası olan biri çıktı.

Barış için gelinlik giyerek otostopla İsrail’e giden Bacca’yı Gebze’deki bir benzinciden kamyonetine alan cani, cinayeti soğukkanlılıkla anlattı…

Kısaca; “Barış Gelini’ne tecavüz etti, boğdu, çalılara attı!”

Pippa Bacca cesur bir sanatçıydı. Kanlı savaşlarla çalkalanan dünyaya barış mesajı vermek için uğraşıyordu. Sanat dünyasında ‘Pippa Bacca’ olarak tanınan 33 yaşındaki Guiseppina Pasqualino di Marineo işte bu amaçla yola çıktı. Kendisi gibi sanatçı olan arkadaşı Silvia Moro ile birlikte gelinlik giyerek, 8 Mart 2008’de Milano’dan başladı yolculuğuna. Balkan ülkeleri ve Türkiye üzerinden otostop yaparak İsrail’e gitmeyi hedefliyorlardı.

Türkler’e güveniyordu

Milano’dan İstanbul’a kadar otostopla gelen Pippa Bacca ile Silvia Moro, burada Tel Aviv’de buluşmak üzere ayrıldı. Milano’daki en iyi arkadaşları Türk olan Pippa Bacca, 19 Mart’ta “Türkleri çok seviyorum. Onlara güveniyorum” diyerek, arkadaşına ayrı ayrı yola devam edebilecekleri önerisini sundu.

Gebze’de kayboldu

Silvia Moro da teklifi kabul edince Pippa Bacca, en son olarak üzerinde gelinlik ve elinde barış çağrısı yapan pankartla 31 Mart’ta Gebze D-100 Karayolu’nun Bayramoğlu sapağında görüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

Katilin yakalandığı gün bahçeli kahvehaneye uğramış, birkaç arkadaş ile bir masada sohbet ediyorduk. Arkadaş grubumuz her görüşten olur fakat hep birlik ve beraberlikte olan bir gruptur. Bunun nedeni ise çocukluktan aynı mahalle, aynı okullarda okumuş olmanın verdiği güçten kaynaklanmaktadır.

Kahvehanede o gün hemen hemen bütün masalarda aynı konu konuşulmaktadır. Pippa Baca öldürülmesi. Çıkan seslerden bazılar;

  • “Gelinlikle otobanda olursa olacağı buydu”
  • “Ne işi var, burası Türkiye”
  • “Yazık olmuş, adamın başını da yakmış”

Bu ve buna benzer değerlendirmeler, masalarda konuşulmaktaydı. Benim o zaman ki tepkim ise küfürle karışık olmuştu.

A..na koyayım kamyoncunun hiç mi? suçu yok.

Barış adına, güzellik adına yapılan her eylem bu kadar çabuk heba edilen bir coğrafyada, barışı yakalamak, barış adına konuşmak her zaman zor olacak gibi. Barışı yakalamak için önce bakış açısını değiştirmek gerekli. Kısaca;

Bütün suç kamyoncuda.

O gün BARIŞ kamyonun altında kaldı.

Ülkem de yine terör olayları, yine bombalar, yine yeni ölümler… Sorarım sizlere;

Teröre yol verenlerin hiç mi? suçu yok…

 

Fedai Çakır

12 Ocak 2016, İstanbul

Not: Kahvehaneyi işleten Kamil arkadaşımız bir süre sonra daha fazla dayanamayıp tüm adayı satın alıp otel yapmak isteyen birlerine satmıştır. Satın alan kişi yada kişiler adanın tamamını satın alamayınca kahvehanenin olduğu yeri şimdilik açık otopark olarak işletmekteler.

İNSANI İNSAN OLDUĞU İÇİN SEV

e1fa67_ecd007b7621a4214a6d81b9f6f746409

Yıl 1993. Eşimin hamile olduğunu öğreniyorum. Ülkede Devalüasyon yapılıyor ve ben Dolarla olan borçlarım yüzünden tüm servetimi bir gece de kaybediyorum. Sıkıntım çok büyük.

Bir gece rüyamda bir erkek çocuk gördüm;

baba benim adımı koydun mu?”

Yok oğlum

“o zaman benim adımı Doğuşhan koy baba

Uyanıyorum. Eşim’i uyandırıp bizim bir oğlumuz olacak adı da Doğuşhan olacak dedim. Uykulu gözlerle beni anlamaya çalışan eşim hiçbir şey anlamadan uykuya tekrar dalıyor.

Oğlum ile ilk iletişimin böyle başlıyor. Doğuma birkaç ay kala aynı çocuğu rüyamda tekrar görüyorum. “sıkılma işlerin düzelecek baba” diyor.

Hayatım boyunca Doğuşhan adını hiç duymadım hiç bir çocuk da bu ismi görmedim. Benzer isimler vardı ama Doğuşhan yoktu. İşte benim bu gün Üniversitede okuyan oğlum kendi adını kendi vererek dünyaya gelmişti.

Aramızdaki bu güzel iletişim her zaman sürdü. Birbirimizi konuşmadan bile hisseder olduk.

Ben bu kadar şanslı iken bazı ailelerin şansızlığı iletişimsizlikle başladığını otizm’i duyduğumda öğrendim.

Otizm; daha anne karnında başladığını editörlüğünü yaptığım kitaplardan öğrenmiştim. Otizm’in en önemli semptomunun çocukların konuşmaya başlamaması veya birkaç kelime ile sınırlı kalması olduğunu da yine bu kitaplardan öğrenmiştim.

Benim oğlum daha doğmadan ana karnındayken benimle iletişime geçerken bir başkasının çocuğunun doğduktan sonra bile ailesi ve çevresi ile iletişime geçmemesi ailesi için zor olsa gerek.

Uluslararası istatiksel araştırmalara göre her 10.000 çocuktan 5’inde erken çocukluk çagı otizmi görülmektedir. Tüm otizm spektrumu dikkate alındığında bu oran 10.000’de 2’e kadar ulaşmaktadır.” (1)

Görüldüğü gibi toplum da otizm’li insan sayısı küçümsenemeyecek kadar çok. Peki Benim Oğlum Doğuşhan’dan bu çocukların farkı nedir?

Bana göre bir baba olarak hiçbir farkı yoktur. Baba/anne olmak karşılıksız sevmek, dünyaya getirdiğiniz yavru için canınızı bile verebileceğiniz bir duygudur. Öyle ise her çocuk baba/anne için aynıdır, fark yoktur.

Hepimiz baba/anne olduğumuzu yada olmak için aday olduğumuzu düşünürsek toplum içinde uygulama da neden çocukları kategorize ederiz.

Otizm’li ailelerin istedikleri çok şey değil. Çocuklarının toplum içinde ayrıştırılmadan kabul görüp bir birey olarak yetişmesidir.

Kendi çocuğumuz otizmli olmayabilir lakin bir an için kendi çocuğumuzun otizmli olduğunu düşünürsek çocuklar arasında ayırım yapmadığımızı görürüz. Ve bu bilinci toplumun her kesimine yayabilirsek otizmli çocuk sahibi ailelerin istediği çocuklarının toplumun bir parçası olması isteğinin gerçekleştiğini görürüz.

Toplum içerisinde yaşamda çocuk sevgisi önemlidir.

Hayatınıza bir bebek girdiğin de eski hayatınız yoktur artık. Sizin ve ailenizin temel uğraş haline gelen bu küçük varlık ile sizin var olan alışkanlıklarınızı da değiştirmeye başlayacaktır.

İşte içinizde olan bu sevgiyi sadece kendi çocuğunuza değil toplumun tümüne verin. Hayat hepimiz için daha güzel olacaktır.

İnsanı insan olduğu için sev.

 

 

Fedai Çakır

İstanbul, 28 Mart 2014

Kaynakça: 1- Neşe Balcı Altın, Otizm işitsel Entegrasyon, sf. 13

 

ERKEK ADAM KEDİ İLE YAŞAR MI?

e1fa67_d5045c0ad223441a824ad1c04f3b9e37

Ekonominin büyümesi ve büyük şehirde yaşam bekar kadın ile erkekleri yalnızlığa itmektedir.

İşte tamda bu noktada hayatlarımıza giren kediler bizlere sonsuz mutlu ve arkadaşlık vermektedir. Bir çok bekar kadın evinde hayat arkadaşı olarak kedi beslemektedir. Bu tür kadınlardan hepimizin çevresinde bol bol vardır. Ancak bekar bir erkeğin kedi ile yaşadığı çok nadir bir olaydır.

Ben ve Chanel evliğimde hayat arkadaş olmuşuz. O benim Oğlum Doğuşhan’dan sonra ikinci çocuğum olarak hayatıma girdi.

Boşanma kararı aldığımda iki şeyden vazgeçemezdim. Biri oğlum diğeri kedim Chanel. Ve öylede oldu. Onun dışında mal mülk hiçbir şeyin benim için önemi yoktu.

Bu gün bekar (dul) bir erkek olarak hayatımı sakin ve mutlu geçiriyorum. Elbette bayan arkadaşım oluyor ama hayatıma kalıcı olarak hiçbir kadının girmesine (şimdilik) izin vermiyorum. Dolayısıyla da gecelerin bir çoğu ve zamanımın bir çoğu evde kedimle yaşıyorum. Birde benim home ofis çalıştığımı düşünürseniz Chanel’i ne kadar çok gördüğümü anlayabilirsiniz.

Evet erkek adam kedi ile yaşayabilir ve yaşamalıda. Bir erkek adam’a bir kedinin varlığı neler kazandırır. İşte bunları size madde madde sıralamadan önce Chanel hakkında kıza bir bilgi vermek istiyorum.

Chanel:

Nişantaşı kızı olan Chanel’i 4 kişilik bir aileden aldık. Onlarda kedileri çok seven anne baba ve iki kız çocuktan oluşan bir aile idi. Chanel hayatımıza girdi ve eve farklı bir hayat getirdi. Şu an yaklaşık 6 yaşında olan Chanel bir İran kedisidir. Tüyleri uzun olan bu cins kedielrin kıtık oluşması ve yazın sıcagından korumak için senede bir kere Traş ettirmekteyim.

Traş olan kedim tıpkı bir aslan gibi olmaktadır. İşte bu nedenle “Kendini Aslan Sanan Kedi:Cahnel” adında bir kitap yazdım. Chanel’i merak edenlerin bu kitabı (yayınlanacak) alıp okumaları gerekecek.

Bir erkek adamım neden kedisi olmalı:

Evde size yapacağı oyunlar ile sizin yalnız kaldığınızda sıkılmanızı önleyecektir.

Yalnız yaşamın verdiği sorunlar ile başta depresyon olmak üzere bir çok hastalıktan sizi koruyacaktır.

Kediniz ile ilgilenip sorumluluk sahibi olmanızı daha da güçlendirecektir.

Kediniz den dolayı ortalık da bulaşık, yemek artığı bırakmayacaksınız ve dolaysıyla da eviniz hep temiz olacaktır.

En önemlisi eve kız atmak için film seyredelim bahanesinden daha güçlü bir bahneniz olacaktır gel kedimi sevelim deyebileceksiniz.

Kızlar kedisi olan erkekleri daha çok seviyor ve daha çok güveniyorlar

İçinizde ki çocuk sevgisi artıyor buda sizin iyi bir yuva kurmanızı sağlayabilir.

Sevgi denen duygu kedi ile coşuyor ve sizin iyi insan olmanıza yardımcı oluyor

Bir erkek adam’ın bir kedi ile yaşamsı için daha başka ne sebep ihtiyacı olabilir ki, bu sebepler yeter de artar bile.

Neden kedi sahibi olmamalıyız?

Unutmayın kedi bakmak sorumluluk ister ve aşıları mamaları da ek maddi yük getirecektir .

Çok seyahat edenler kedilerini bırakmakta sorun yaşayabilir. Bir kedi en fazla birkaç gün evde yalnız bırakılmalıdır.

Tatil zamanı kediyi yanınızda taşımak zordur bu nedenle kedi seven arkadaşlarınız olmalı.

En çok düşünülen konu kedilerinin ömürlerinin kısa olması ve içten sevgi ile bağlanan insanları ölümü ile yasa bağlaması. (Not: bana göre kısada olsa kediye bağlanmak her şeye değer. Elbet de kedim ölse çok ağlarım. Ama yaşarken de beni çok güldürüyor)

Erkek adam kedi ile yaşar mı? Evet yaşar hem de şahane yaşar.

Fedai Çakır

3 Ağustos 2013, İstanbul