Etiket arşivi: Sezai Karakoç

ARTIK YAŞAMAKTAN DAHA KOLAY ÖLÜNÜYOR

pariskahveleratlasi_kapak.indd

Uğur Kökden’in. Paris Kahveler Atlası (Kavis Kitap. s. 15) kitabından alıntıdır bu sözler…

Uğur ağabeyin bu sözleri kullandığı metin çarpıcı bir olayı anlatmakta… O olaya yer vermeden önce bu derin sözlerin aynı zamanda bugün geldiğimiz noktada da ne kadar anlamlı olduğunu görelim…

“Artık yaşamaktan daha kolay ölünüyor.” Sıradanlaşmıştır ölümler,

Kırmızı ışıkta geçen alkollü bir sürücü hayatınızı elinizden alabilir, Buzlanmış kaldırımda ayağınız kayabilir beyin kanamasından ölebilirsiniz, Kızılay’ın verdiği kandan AIDS kapıp ölüm yolculuğuna çıkabilirsiniz, Kendi düğününde vurulan gelinler, balkonda otururken ölen çocuklar, molotof kokteyl denen ölüm kokteyli ile can veren öğrenciler…

Bunlar nedensiz, pisi pisine yok olan hayatlara verilebilecek birkaç örnek. Bir de polis, asker, savcı olduğu için ölümle yaşayanlar var.

En acılarından biri de, töre diye yok olan hayatlar…

Bir de ucuz hayatlar vardır, ölenlerin hayatları ucuz manasında demiyorum; devletin ucuz harcadığı hayatlar…

Gerçekten de, “Artık yaşamaktan daha kolay ölünüyor…”

Ölenle ölünmez deriz ve ölümleri çabucak unuturuz… Dün Ermeni tasarısını kabul eden Fransa’ya karşı atıp tutanlar yok oldu birden, her konuda olduğu gibi bu da unutulanların arasında yer alacak muhtemelen.

Başbakan’ın koz olarak kullandığı Cezayir’in bağımsızlığı için Cezayir’de akan kan Cezayirlilerindi. Ama bir de tam 50 yıl önce, 9 Şubat 1962’de, Fransa’da Cezayir’in kurtuluşu için yapılan gösteriler vardı. Bu gösterilerde Fransız polisi kendi halkını yetişkin, çocuk dememiş katletmişti.

Ünlü yazar Uğur Kökden, o günleri durmaksızın acıya boğan Cezayir Kurtuluş Savaşı ve bir de, bilinmeyeni ağır basan Küba Bunalımı’nı,  tanıklıklarını, “Paris Kahveler Atlası”nda yazmış.

Uğur Kökden 9 Şubat 1962’yi şöyle anlatıyor:

“Dün akşam büyük bir kitle gösterisi vardı. Cezayir’e bağımsızlık verilmesini isteyenler tarafından düzenlenmişti. En azından altmış bin kişi, bugünkü gazetelerin verdiği rakamlara göre.

Ne yazık ki, polis üçü kadın sekiz göstericiyi öldürdü. Biri, yirmi yaşında genç bir kız: öbürü, on beş yaşında bir çocuk. Bu arada, iki yüz altmış da yaralı var.

Artık yaşamaktan daha kolay ölünüyor.

Charonne metrosu olayları, Cezayir’in bağımsızlığı için düzenlenen miting ve bu mitingin ölüleri sözgelimi. Polisle içeriden demir kapısı çekilmiş metro girişi arasında sıkışarak coplanan, ezilen ve ölenler… Kadınlar, çocuklar.

OAS’ın terörü! Bireylere yönelik bombalamalar.

Matematik Profesörü Schwartz’ın çocuğunun kaçırılması. Ayrıca, geçen ilkyazda iki yetişmiş oğlunu yitiren ünlü romancı – o sırada General Charles de Gaulle’ün Kültür Bakanı – André Malraux’un oğlunu hedef alan bombalama!

Bakan’ın Boulogne Ormanı’ndaki evinde patlayan o plastik bomba, yazık ki, masum küçük bir kız çocuğunun gözlerine mal oldu.”

Unutma, unutturma…

Siyah atlar ölür

al atlar ölür

Cezayir’de atlar ölür

Aşkları unutsak yeridir!

Sonra, Nâzım Hikmeti andıran kimi bölümler:

 

Cezayir’de atların

gördüğünü kimse görmedi

kimse bu ölümlerle

Cezayir’li gibi

ve Cezayir’li kadar

ölmedi

Ama, Cezayir yaşıyor!”

(Sezai Karakoç)

 

Fedai Çakır, İstanbul