Etiket arşivi: fedai çakır

KABUS GİBİ BİR YIL (2016) SONA ERDİ

gule-gule-2016-hosgeldin-2017Hiç kuşkusuz ki 2016 yılının kabus gibi bir yıl olduğu konusun da hemfikiriz. 2016’da en çok terör olayları ve mülteci sorunu ile mücadele edildi. Dünya ekonomisi daraldı, siyasi çekişmeler arttı. Arap baharı ile başlayan ve Ortadoğu da iç savaşa dönüşen süreç sonucunda milyonlarca insan evsiz, yurtsuz kaldı. Binlerce sivil insan öldü.

Aslında 2016yılını kötü geçeceği  Kuzey Kore’nin ‘Hidrojen Bombası Denedik’ açıklamasını Ocak ayının ilk günlerinde yapmasıyla ilk işaretini vermişti. Ortadoğu’nun Yangın Yeri Suriye’den kaçanlar arasında en çok da çocuklar mağdur oldu. Uzmanlar bu çocuklara kayıp nesil diye adlandırırken Türkiye’nin Bodrum sahiline vuran  Aylan bebek ile Avrupa ve dünya ilk kez vicdanları ile yüz yüze geldiler.

Uluslararası Af Örgütü‘ne göre savaş sırasında her bir saatte 50 aile evlerini terk etti. Bu; Yunanistan, Portekiz ya da Belçika’nın nüfusuna eşit. 5.5 milyondan fazla kişi başka ülkelere göç etti. Resmi rakamlara göre 3 milyondan fazla mülteciye Türkiye kucak açtı.

Sadece 2016 yılın da Türkiye’de 20 yakın bombalı terör saldırısı oldu ve yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlerce insan yaralandı ve sakat kaldı. Dünya ülkelerinin içinde en çok bombalı saldırı ve terör saldırısına uğrayan ülkelerin başını Türkiye çekiyor. Saldılar da binlerce insanını kaybeden Türkiye 15 Temmuz 2016’da tarihinde hiç beklenmedik bir terör saldırı ile karşı karşıya kalıyor. Bir grup vatan haini askerin Pensilvanya‘dan aldığı emir ile ülke yönetimine ve demokrasiye yönelik darbe girişimine kalkıştı. Türk halkı darbeyi püskürttü ama saldırılarda 248 şehit, binlerce yaralı ve sakat kalan gaziler oldu.

Küresel Terör Fransa’yı ulusal gününde, hürriyet, eşitlik ve kardeşliği kutlarken vurdu… Nice’de, ülkenin en önemli ulusal bayramı 14 Temmuz Bastille Günü‘nü kutlamaları sırasında bir kamyon kutlama yapan kalabalığın içine daldı. Saldırgan kamyonla 2 km boyunca kalabalık içerisinde ilerledi, önüne geleni ezdi ve silahla etrafa ateş açtı.

Paris Savcısı Francois Molins, saldırıda 10’u çocuk ve genç 84 kişinin hayatını kaybettiğini, 52’si ağır 202 yaralının olduğunu açıkladı.

Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Zaventem Havalimanı’nda 22 Mart’ta 2 ayrı patlama sesi duyuldu. Devlet televizyonu havalimanındaki patlamanın sebebinin intihar saldırısı olduğunu açıkladı, savcılık bu bilgiyi doğruladı. Belçika medyasından yansıyan bilgilere göre 34 can kaybı vardı.

Yılın son günlerinde bu defa Almanya’nın başkenti Berlin’den bir saldırı haberi geldi.  Almanya’nın başkenti Berlin’in turistik merkezlerinden Kurfuerstendamm’daki Noel pazarına giren çelik direk yüklü TIR, pazarın en yoğun olduğu saatlerde kalabalığın içine doğru girdi ve 12 kişinin ölümüne, 48 kişinin ise yaralanmasına yol açtı.

Terörden 11 Eylül saldırılarından sonra ABD halkını sarsan bir terör saldırısı gerçekleşti. ABD’nin Florida eyaletine bağlı Orlando kentinde eşcinsellerin gittiği bir kulübe silahlı saldırı düzenlendi. Orlando Valiliği, saldırıda 50 kişinin öldüğünü, 53 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Dünyada 2016 da başka kötü olumsuz olaylarda çok oldu, dünyaya mal olmuş sanat, spor camiasından insanları kaybettik.

İnsanların doğal ortamından söküp getirdiği kutup ayısı Arturo, 30 mutsuz yılın ardından Hayvanat Bahçesinde Delirerek Öldü, İtalya’da Çin’de depremler oldu bir çok insan evsiz kaldı ve öldü, Matthew Kasırgası Haiti ve Amerika’da yüzlerce can aldı, final maçına giden Chapecoense takımının uçağı düştü 76 Kişi hayatını kaybetti, Pakistan’ın Başkenti İslamabad yakınlarında düşen uçakta 152 kişi öldü, Gana’da sahte ABD Büyükelçiliği açan Türklerin, yıllarca Afrikalıları dolandırdığı ortaya çıktı, bir devir daha kapandı Küba Devriminin Lideri Fidel Castro Aramızdan Ayrıldı, Bir efsane daha artık aramızda değil; Muhammed Ali Hayatını Kaybetti. Türkiye’de Giresun’da askeri helikopter düştü ve 7 kişi öldü, Adana Aladağ’da yurt yangınında çoğu çocuk 12 kişi öldü.

2016 yılının kapanmasına günler kala Ankara’da silahlı suikaste uğrayan Rus Büyükelçi Karlov yaşamını yitirdi ve yine aralarında dünyaca ünlü Kızıl Ordu Korosu’nun üyelerinin de bulunduğu 92 kişi taşıyan askeri bir uçağın Karadeniz’e düştü ve 68’i koro mensubu 93 kişi öldü.

Dünya genelindeki artan terör tehdidi ve bölgesel çatışmalar silah satışlarına da yansıdı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), silah pazarının en iyi müşteri ve ihracatçı ülkelerini açıkladı. Rapora göre 6. sırada yer alan Türkiye’nin silah alımı, dünya toplam silah ticaretinin yüzde 3.4’üne tekabül ediyor diye açıklandı.

Türkiye sevdiklerini kaybetti:

Mustafa Koç hayatını kaybetti, Kamer Genç hayatını kaybetti, Oya Aydoğan hayatını kaybetti, Tanju Gürsu hayatını kaybetti, Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti, Naşide Göktürk hayatını kaybetti, Tarık Akan hayatını kaybetti, Gönül Ülkü Özcan, 85 yaşında hayatını kaybetti, Erdal Tosun trafik kazasında öldü.

Umut ile bakmak gelir içimden  yeni yıla, Ahmed Arif‘in  Anadolu isimli şiirinde dediği gibi;

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.”

 

Not: Bu yazıyı yazdığım günün akşamı Reina‘da yaşanan terör olayında 39 insan öldü ve bir çok da yaralımız var.

 

Fedai Çakır

31 Aralık 2016, İstanbul

Her şeyi unutan insan, biliyorum ki tek unutamadığın TOSUN

tosun

Hava alacakaranlığa dönüyor her akşam sonrasında ise geceye düşüyor gökyüzü. Yaşayan bir çok insan gibi uyuma vakti geliyor bedenimin ve gözlerimin.

Göz kapaklarım ağırlaşıyor yenik düşecek gibi uykuya, bedenim ise yorgun bir an önce dinlenip kendine gelmek ister gibi. Düşünceler dürtmeye başlıyor beynimin içinde.

Uyku tutmadığında efsane bir söz vardır “koyunları say” diye. Koyunlar değil ama gözleriminin önüne geliyor Kayseri’de kınalı kuzuların ölümleri, İstanbul’da otobüste yan yana asılarak bir yerden bir yere gittiğim çevik kuvvet polisim geliyor, her yer siyah beyaz diyen taraftar arkadaşım geliyor. 1.5 yıl içerinde 25 tane yaşanan terör olaylarında hayatını kaybedenler geliyor, yaralılar, sakat kalanlar geliyor gözlerimin önüne.

Hadi biraz koyun sayayım diyorum, çitlerden atlayan yavru kuzuları görürü gibi oluyorum bir an yüzümde  gülümseme geliyor. Sonrasında ise;

Yanarak ölen çocuklarımın çığlıkları geliyor, tecavüze uğrayan çocukların bakışlarındaki donuk anlamsızlıklar geliyor, sokak ortasında vurulan iki çocuklu kadın geliyor, dövülerek öldürülen kadınlar ve gençler geliyor gözlerimin önüne.

Say say koyun say uyuyacaksın diyorum kendime. bir koyun iki koyun, üç koyun…

Sonra ise; hadi uyu gözlerim, yarın sabaha bakalım kimler göz altına alınacak, hangi olaylar patak verecek hangi konu ile gündem birden değişecek, yazılanlarda unutulacak ölenlerde. Küçük bedenlerde, çığlıklar da unutulacak yeni gündem yeni günü/günümüzü esir alacak.

Uyu gözlerim…

Bakalım bu sabah hangi felakete uyanacağız… Sonarsında ise, Aman bu yazıda unutulacak diyorum.

Sonra ergenlikte o malum açık saçık filmleri izlediğimiz sinemanın tuvaletinde ki yazı aklıma geliyor… “Benim adım Tosun, bunu okuyana k….

Her şeyi unutan insan, biliyorum ki tek unutamadığın Tosun….

Fedai Çakır

18 Aralık 2016, İstanbul

 

15542050_1505632959466000_8441669679569603453_n

NEREYE BAKSAM İÇİM ACIYOR

nereye baksam içim acıyr

Toplum olarak neredeyse çıldırma, delirme noktasındayız, suyun donma noktası 0 °c iken insanın delirme noktamız nedir acaba.

Ruhsal anlamda mutlu olan var mı?

Haberleri izlemek bile başlı başına delirmek için yeterli neden olabilir.  Gün geçmiyor ki kötü, olumsuz bir haber olmasın haber bültenlerinde.

Patlamalar, yangınlar, kavgalar, tekmelemeler, tecavüzler, kurşunlamalar, trafik kazaları ve binlerce masumun ölümü, yaralanması veya sakat kalması ile sonuçlanan olaylar.

Gel de delirme.

İnsanlara acımaktan hayvanlara acıyacak hal mi kaldı diyen bir çok insanın vicdanı ile yaşama tutunan sokak hayvanları…

Şiddet görüyorlar, yavru iken karda kışta ormanlara ıssız yerlere ölsün diye terk ediliyorlar.

Barınağı, veteriner hekimliği olmayan belediye araçlarına bindirilip bilinmeze götürülüyorlar, dağ başlarında aç susuz bir avuç yardım getiren insandan medet umuyorlar.

Şanslı olanlar ise kulaklarında küpelerle çöp konteynırlarının yanında yaşam mücadelesi veriyorken çoğu kez araç çarpması ile kısacık ömürlerini tamamlayamıyorlar.

Köy yada kırsal alanlarda yaşam mücadelesi verenler ise zehirli et parçası ile saatlerce süren çırpınma ile ölüyorlar yada deli bir muhtarın tabancasından mermi, aklı bozuk bir adamın av tüfeğinden çıkan saçma ile ölüyorlar.

Bazen de daha can bendende çıkmadan belediye’nin çöp kamyonuna atılıp canlı canlı presleniyorlar.

Yaşamayı başaranlar ise, vicdansız sahipleri var ise şiddet görüyorlar, araçların arkasına bağlanıp sürükleniyorlar, sahipsiz iseler bu kış gününde soğuktan ölmemek için yaşam mücadelesi veriyorlar.

Kışın köpekler 17 saat, kediler ise 6 saat aç kalırsa donarak ölürler.  Kışın hem barınmaya, hem mamaya, hem de suya ihtiyaç duyarlar.

Ölen masum insanlar ve çocuklar, yaşam hakkı elinden alınan sokak hayvanları.

Nereye baksam içim acıyor…

Fedai Çakır

14 Aralık 2016, İstanbul

SOL YANIM KARALAR BAĞLAR

adana_da_yanan_kiz_yurdu_hangi_cemaatin_h80318_9785e

Bütün dikkatini işine vermişti, yağmurlu soğuk bir gündü, bir an önce mesaisi bitsin diye çalışan işçi bir babaydı o. Evde bekleyen güzel kadınının koçası, o küçük çocuklar Mehmet’in, Ayşe’nin babasıydı.

Yağmurun içine sızmasıyla yumuşamaya gevşemeye karşı Toprak direniyordu.

Daha fazla dayanamadı kaydı Toprak büyük bir gürültü ile Mehmet’in ve Ayşe’nin babasının üstüne.

Evde bekleyen o güzel kadının içini düşer birden bir sıkıntı.

Annenin bağrından koparmış yokluk küçük kızını, sözlere kanmış ayrılığı göz yummuş vermiştir canından can verdiği kızını.

Bir kıvılcım düşer yerlere, kapılar kapalı, yardım bekleyen küçük yürekler.

Alev top olmuş yükselir yukarılara, kaçamayan küçük bedenler sarılırlar bir beden olurcasına bir birine, kim bilir son haykırışlarıdır Anne.

O gün oynamak için arkadaşının davetine uyar izin alır annesinden. Girerler dört duvar arasına, neşe ve umutla.

Dede dedikleri çeker başka odaya dokunur küçük kızın küçük bedenine.

Bir daha okula gidemedi, yalnız kalamadı, altını ıslattı…  Kalp krizi ile küçük bedeni ebediyete göçtü...

Göçük altında kalan baba, Kapısı açılmayan yurdun çocukları, Tacize dayanamayan küçük yürek.

Sol yanım karalar bağlar.

 

 

Fedai Çakır

1 Aralık 2016, İstanbul

SOSYAL MEDYA’DA KADIN OLMAK

394002160700

Türkiye’de ve aslında biraz daha genişletmek istersek İslam dünyasın’da kadın olmak çok zor. Kadının neredeyse  “adı yok” yani kadına saygı yok, kadının değerinin bilinmesi yok. Kadın bir meta gibi algılanır ve dolaysıyla mal / eşya gibi sahiplenilecek bir şeymiş gibi davranılır.

Ülkemizde ki kadın cinayetlerini, tecavüzlerini, kadına uygulan fiziki şiddetleri saysak yada örnekleme yapsak koca bir ansiklopedi ortaya çıkar.

Sosyal medyanın yaygınlaşması ile bu sefer var olan psikolojik tacizlerin arttığını görmekteyiz.

Kadın iseniz sosyal  hesabınızdan hiç olmadık kelimelerle size özelden yazan hiç tanımadığınız adamlar olabilir. Eğer cevap verirseniz yazışmayı farklı boyutlara taşıyanlarda olabilir. Ama hiç cevap vermeyip de oralı olmaz iseniz bir sabah yada akşam mesaj kutunuzda sertleşmiş bir erkek organı ve altında şu notu görebilirsiniz.

“… belki bu ilgini çekebilir”

İnanın bu ve buna benzer mesajlarla karşılaşan ama yakın arkadaş çevresi dışında kimse ile bunu  paylaşamayan, mesajı ve kişiyi engelleyerek kurtulmaya çalışan kadın sayısı düşünemeyeceğiniz, hayale edemeyecek  kadar çok. Sayısal anlamada kadınlarla bir anket yapılsa ki ben kendi çapımda bir araştırma yaptım 100 kadından hemen hemen 89 kadın bu veya buna benzer taciz fotoğrafları yada kelimeleri ile karşı karşı kalmışlar.

Sokakta kadın olmak zor olan bu güzel ülkemde sosyal medyada da kadın olmak daha da zor. Bu tacizci erkelere birde eski sevgili, mahallenin bıçkın delikanlısı, okuldak saf görünen delikanlı, duraktaki esnaf vs gibi  bir şekilde o kadınla yolu keşişmiş ve  kadınları sahte profil ile taciz edenler bu rakamların içinde yoklar bile.

Anlayacağınız kadın iseniz bir şekilde taci yaşıyorsunuz, ama kadınlarımız bu tacizleri kanıksamış gibiler. İlk karşılaşmada ki şoku atlattıktan sonra başka gelen sosyal medya tacizleri  tecrübe ile hemen engelleme veya tanımadığı kişilerden gelen mesajları hiç açmama gibi yöntemlerle savuşturmayı bilmişler.

Bir önemli tavsiye:

Flört niyetiniz yok ise hiç kimsenin mesajlarına cevap vermeyim. Durup duruken “doğum gününüz kutlu olsun” diyen birine aaa benim doğum günüm değil derseniz o kişi sizi flört için hazır görecektir.

Yada benim gibi “ben yoldan gönüllü çıktım” diyeceksiniz. Gelene gidene yazıp gerektiğinde de söveceksiniz. Tabi ben erkek olmanın verdiği rahatlıkla yapıyorum bunları.

 

Fedai Çakır

17 Kasım 2016, İstanbul